Amerikalılar Yerel Medyadan Şaşmıyor
Tüm dünya Amerika’da yaşananları çeşitli haber kaynaklarından takip ediyor. Fakat Amerikan halkı kendi mahallelerinde olanlara öncelik veriyor ve yerel medyayı takip ediyor.
02 Kasım 2020 - 08:11
“Dünya Amerika’ya, Amerikalılar yerel medyaya bakıyor
ABD’de yaşananlar tüm dünya tarafından yakından izlense de Amerikalılar en çok kendi mahallelerinde ve kasabalarında olanlara önem veriyor. Bu haberleri eskiden gazetelerden alırken şimdi öncelik internette. Geçiş hâlâ sancılı olsa da özellikle yerel düzeyde kimi ekonomik düzelmelerin medya organlarına da yansıyacağı düşünülüyor.
Katolik kilise rahiplerinin Boston’da yıllarca süren çocuk istismarlarını haberleştiren gazetenin hikâyesini anlatan Spotlight filmi Oscar’ı aldığı zaman birçok kişi bağımsız medyanın önemini bir kere daha anlamıştı.
Boston Globe’un habercilik başarısını anlatan hikâyenin Amerika dışında pek de bilinmeyen yönü ise gazetenin yerel bir medya organı olmasıydı. Esasen Amerika’nın tüm dünyada bilinen New York Times, Washington Post, Wall Street Journal gazetelerinin hiçbiri ulusal değildir. Bazı gazeteler neredeyse tüm ülkede dağıtım yapsa da temel olarak hepsi yerel yayınlardır.
Amerika’nın her şehrinde en azından bir yerel gazete ve radyo bulunur. Nüfusun fazla olduğu kimi yerlerde yerel televizyon kanalları da mevcuttur. Yerel medya organları esas olarak kendi bölgelerindeki haberleri paylaşır. Bu haberlerin bazıları ulusal çapta da yankı bulur.
Yerel medya ne anlatır?
Adından da anlaşılacağı gibi yerel medya öncelikle kendi bölgelerindeki gelişmeleri aktarır. Gazetelerde eyalet ve belediye meclisindeki gelişmeler dışında, yol durumundan yerel spor sonuçlarına kadar haberler yer alırken bazen tek sayfa olarak dünyadaki gelişmeler okurlarla paylaşılır.
Yerel radyo kanalları ise ulusal yayın yapan radyolar gibi ya sadece müzik yayını yapar ya da çeşitli konular üzerine tartışmalarla ilgili programlar sunar. Konuşmaların yapıldığı bu radyoları haber radyosu olarak görmemek gerekir. Bu radyolar haber vermekten ziyade gelişmeleri, kimi zaman konuklu kimi zaman konuk almadan, değerlendirir. Özellikle politika üzerine yayın yapan kanallar bir partinin destekçisi olup, kendi siyasi görüşlerine yakın yayınlar gerçekleştirir. Amerikalı siyasetçilerin büyük bir bölümü de kendi bölgelerindeki yerel bir radyo üzerinden açıklama yapmayı tercih eder.
Televizyon kanallarında ise trafik durumu dışında, Türkiye’de üçüncü sayfa haberi olarak bilinen adli olaylar ağırlık kazanır. Tabii bölgenin veya eyaletin spor takımlarının müsabakaları da öncelikli haberler arasında yer alır. Bunlarla birlikte kanalların kendi talk show ve tartışma programları da mevcuttur.
Parayı nasıl kazanıyorlar?
Yerel medyanın, özellikle gazetelerin 10 yıl öncesine kadar esas gelir kapıları ilânlar yani reklamlardı. Ancak internetin yaygınlaşması ile birlikte reklam gelirleri azalma gösterdi. Gazeteler buna karşın ücretlerini yükseltmezken çareyi küçülmekte buldu. Bazıları ise basılı yayın yerine sadece internet üzerinden ve üyelik ile hizmet vermeye geçti.
Gazetelere karşı daha iyi bir konumda olan televizyonların bir kısmı ise ulusal çapta yayın yapan kanallarla anlaşmaya vardı. Bu şekilde yerel olayların birçoğu kısa sürede ulusal çapta haber olmaya başladı.
Bu süreçte en rahat şekilde varlığını sürdüren ise radyolar. Televizyonun yaygınlaşması ile bir dönem zorluklar yaşasa da 1999 yılında Amerika’daki evlerin %99’unda en az bir radyo olduğu, ev başına da ortalama 5 radyo düştüğü görülmüştü. Ayrıca iş yerlerinde ve yollarda radyo dinlemek hâlâ çok yaygın. Reklam gelirlerinde bir azalma yaşamayan radyolar internet üzerinden de yayın yapma imkânı sayesinde eskisi gibi hizmet vermeye devam ediyor.
Amerika’daki radyoların büyük bölümü içeriklerinin bir kısmını Ulusal Halk Radyosu (National Public Radio – NPR) üzerinden alır ve içeriğe göre ödeme yapar. NPR radyolara içerik satmanın dışında kimi radyoları da destekler. NPR’ın desteklediği radyoların hemen hepsi kişisel ya da kurumsal bağışları da kabul eder.
Örneğin, New York bölgesine FM bandı üzerinden yayın yapan klasik müzik radyosu WQXR önceki hafta sonu bağış kampanyası gerçekleştirdi. Radyonun internet üzerinden başka ülkelerdeki dinleyicilerinin de katıldığı bu kampanya kısa sürede başarıyla sonuçlandı.
Tirajlar düşüyor, İnternet’e geçilemiyor
2012 yılında ünlü yatırımcı Warren Buffet’ın yerel gazetelere yönelik yatırımından sonra pek çok kişinin basılı yayıncılığın son dönemlerini yaşadığına dair inancı sorgulanmaya başlamıştı. Buffet insanların kendi şehirlerinde ne olup bittiğini öğrenmek için yerel gazetelere ihtiyacı olduğunu söyleyerek bu yatırımlarını savunmuştu.
Ne var ki geçen yıl yatırımcılara konuşan Buffet gazetelerin tirajlarının ve gelirlerinin düşmeye devam ettiğini, çoğu gazetenin ise internete geçişi başaramadığını dile getirdi.
İnternete geçişi başaramamak dışında, ekonomik kriz nedeniyle çoğu kasabanın boşalması ve haber olacak bir olayın yaşanmaması gazetelerin tiraj ve reklam kayıplarındaki en önemli nedenlerden biri olarak gösteriliyor.
Çalışma koşulları
Türkiye’de yerel gazetelerin genellikle iki, üç odada ve oldukça zor şartlar altında varlığını sürdürmesine kıyasla Amerikalı yerel gazeteler oldukça iyi durumda. Gazeteler bir binanın en azından bir katının tamamına bazen de binanın hepsine sahip olabiliyor.
Belediyeler ve yerel senatolarda medya kuruluşlarının temsilcilerinin odaları bulunurken, sigortaları ve kimi harcamaları gazeteler tarafından karşılanıyor.
Bu medya kuruluşlarının kendileri için önemini bilen siyasiler de onlara asla ikinci sınıf bir muamelede bulunmuyor.
Görüşü ne olursa olsun, haklarında ne yazarsa yazsın her kurum akreditasyon yaptığı toplantıya katılabiliyor. Bu durumun nadir istisnalarından biri Donald Trump’ın seçim kampanyasında diğeri de New York Times, BBC, CNN gibi dünya çapında bilinen haber merkezlerinin temsilcilerinin Beyaz Saray’daki bilgilendirme toplantılarına alınmaması ile görüldü.
Türkiye ile bir diğer önemli fark ise, kanıksanmış olan fazla mesailerin olmaması veya bu durumda ek ücret ödenmesi. Son dakikada çok önemli bir haber çıkmadığı takdirde gazeteler sabah planlandıkları hâlde baskıya gidiyor. Seçim veya önemli bir müsabaka olacağında ise ekipler ayrılıp, haftalar öncesinden hangi saatte kimin hangi konu üzerine çalışacağı belirleniyor.
Türkiye ile fark
Türkiye’deki haber ajanslarının neredeyse her bölgede bir muhabiri bulunur. Haberleri ve gelişen olayları bu muhabirden alan ajanslar, müşterilere olayları aktarır. Ajans muhabirlerinin bir kısmı yerel gazetelerin de çalışanıdır.
Amerika’da ise ajanslar her bölgede bir muhabir tutmak yerine gelişmeleri yerel basından alıyor. Öne çıkan olay ve fotoğrafları müşterileriyle paylaşan ajanslar bu şekilde hem yüksek maliyetten kurtuluyor hem de yerel basını desteklemiş oluyor.
New York Times’ın önemi
Amerika’da ulusal bir gazete olmasa da çoğu kütüphane New York Times’a abone. İnternet’ten önceki sayıları mikrofilmlere basılan ve çoğu kütüphaneye dağıtılan New York Times ülkenin en prestijli gazetesi olarak biliniyor. Çoğu kişi ve kurum New York Times’ın haberleri ele alışı ve okuyucuya aktarmasını olması gerektiği gibi objektif buluyor.
Bununla birlikte pek çok kütüphane kendi yerel gazete ve dergilerinin sayılarını da arşivliyor.
Araştırmacı gazetecilik
Boston Globe’un hikâyesi gibi kimi görece ufak gazeteler uzun süren araştırmalar sonunda oldukça ilginç haberlere imza atabiliyor. Bunların en önemlilerinden biri San Jose Mecury News’ün, CIA’in Nikaragua’da ‘Contras‘ların savaşabilmesi için ABD’ye uyuşturucu göndermelerine izin vermesini ortaya çıkarması. The Oregonian’ın ABD Göçmenlik Servisi’nde yabancılara yönelik kötü muameleyi kanıtlayan haberi ise bir başka önemli araştırmacı habercilik başarısı.
Kısaca yerel gazeteler bazen çok ufak da olsa bir şekilde araştırmacı habercilik geleneğini devam ettirmeye çalışıyor.
ABD’de yaşananlar tüm dünya tarafından yakından izlense de Amerikalılar en çok kendi mahallelerinde ve kasabalarında olanlara önem veriyor.
Bu haberleri eskiden gazetelerden alırken şimdi öncelik internette. Geçiş hâlâ sancılı olsa da özellikle yerel düzeyde kimi ekonomik düzelmelerin medya organlarına da yansıyacağı düşünülüyor.”
Kaynak: journo.com.tr
ABD’de yaşananlar tüm dünya tarafından yakından izlense de Amerikalılar en çok kendi mahallelerinde ve kasabalarında olanlara önem veriyor. Bu haberleri eskiden gazetelerden alırken şimdi öncelik internette. Geçiş hâlâ sancılı olsa da özellikle yerel düzeyde kimi ekonomik düzelmelerin medya organlarına da yansıyacağı düşünülüyor.
Katolik kilise rahiplerinin Boston’da yıllarca süren çocuk istismarlarını haberleştiren gazetenin hikâyesini anlatan Spotlight filmi Oscar’ı aldığı zaman birçok kişi bağımsız medyanın önemini bir kere daha anlamıştı.
Boston Globe’un habercilik başarısını anlatan hikâyenin Amerika dışında pek de bilinmeyen yönü ise gazetenin yerel bir medya organı olmasıydı. Esasen Amerika’nın tüm dünyada bilinen New York Times, Washington Post, Wall Street Journal gazetelerinin hiçbiri ulusal değildir. Bazı gazeteler neredeyse tüm ülkede dağıtım yapsa da temel olarak hepsi yerel yayınlardır.
Amerika’nın her şehrinde en azından bir yerel gazete ve radyo bulunur. Nüfusun fazla olduğu kimi yerlerde yerel televizyon kanalları da mevcuttur. Yerel medya organları esas olarak kendi bölgelerindeki haberleri paylaşır. Bu haberlerin bazıları ulusal çapta da yankı bulur.
Yerel medya ne anlatır?
Adından da anlaşılacağı gibi yerel medya öncelikle kendi bölgelerindeki gelişmeleri aktarır. Gazetelerde eyalet ve belediye meclisindeki gelişmeler dışında, yol durumundan yerel spor sonuçlarına kadar haberler yer alırken bazen tek sayfa olarak dünyadaki gelişmeler okurlarla paylaşılır.
Yerel radyo kanalları ise ulusal yayın yapan radyolar gibi ya sadece müzik yayını yapar ya da çeşitli konular üzerine tartışmalarla ilgili programlar sunar. Konuşmaların yapıldığı bu radyoları haber radyosu olarak görmemek gerekir. Bu radyolar haber vermekten ziyade gelişmeleri, kimi zaman konuklu kimi zaman konuk almadan, değerlendirir. Özellikle politika üzerine yayın yapan kanallar bir partinin destekçisi olup, kendi siyasi görüşlerine yakın yayınlar gerçekleştirir. Amerikalı siyasetçilerin büyük bir bölümü de kendi bölgelerindeki yerel bir radyo üzerinden açıklama yapmayı tercih eder.
Televizyon kanallarında ise trafik durumu dışında, Türkiye’de üçüncü sayfa haberi olarak bilinen adli olaylar ağırlık kazanır. Tabii bölgenin veya eyaletin spor takımlarının müsabakaları da öncelikli haberler arasında yer alır. Bunlarla birlikte kanalların kendi talk show ve tartışma programları da mevcuttur.
Parayı nasıl kazanıyorlar?
Yerel medyanın, özellikle gazetelerin 10 yıl öncesine kadar esas gelir kapıları ilânlar yani reklamlardı. Ancak internetin yaygınlaşması ile birlikte reklam gelirleri azalma gösterdi. Gazeteler buna karşın ücretlerini yükseltmezken çareyi küçülmekte buldu. Bazıları ise basılı yayın yerine sadece internet üzerinden ve üyelik ile hizmet vermeye geçti.
Gazetelere karşı daha iyi bir konumda olan televizyonların bir kısmı ise ulusal çapta yayın yapan kanallarla anlaşmaya vardı. Bu şekilde yerel olayların birçoğu kısa sürede ulusal çapta haber olmaya başladı.
Bu süreçte en rahat şekilde varlığını sürdüren ise radyolar. Televizyonun yaygınlaşması ile bir dönem zorluklar yaşasa da 1999 yılında Amerika’daki evlerin %99’unda en az bir radyo olduğu, ev başına da ortalama 5 radyo düştüğü görülmüştü. Ayrıca iş yerlerinde ve yollarda radyo dinlemek hâlâ çok yaygın. Reklam gelirlerinde bir azalma yaşamayan radyolar internet üzerinden de yayın yapma imkânı sayesinde eskisi gibi hizmet vermeye devam ediyor.
Amerika’daki radyoların büyük bölümü içeriklerinin bir kısmını Ulusal Halk Radyosu (National Public Radio – NPR) üzerinden alır ve içeriğe göre ödeme yapar. NPR radyolara içerik satmanın dışında kimi radyoları da destekler. NPR’ın desteklediği radyoların hemen hepsi kişisel ya da kurumsal bağışları da kabul eder.
Örneğin, New York bölgesine FM bandı üzerinden yayın yapan klasik müzik radyosu WQXR önceki hafta sonu bağış kampanyası gerçekleştirdi. Radyonun internet üzerinden başka ülkelerdeki dinleyicilerinin de katıldığı bu kampanya kısa sürede başarıyla sonuçlandı.
Tirajlar düşüyor, İnternet’e geçilemiyor
2012 yılında ünlü yatırımcı Warren Buffet’ın yerel gazetelere yönelik yatırımından sonra pek çok kişinin basılı yayıncılığın son dönemlerini yaşadığına dair inancı sorgulanmaya başlamıştı. Buffet insanların kendi şehirlerinde ne olup bittiğini öğrenmek için yerel gazetelere ihtiyacı olduğunu söyleyerek bu yatırımlarını savunmuştu.
Ne var ki geçen yıl yatırımcılara konuşan Buffet gazetelerin tirajlarının ve gelirlerinin düşmeye devam ettiğini, çoğu gazetenin ise internete geçişi başaramadığını dile getirdi.
İnternete geçişi başaramamak dışında, ekonomik kriz nedeniyle çoğu kasabanın boşalması ve haber olacak bir olayın yaşanmaması gazetelerin tiraj ve reklam kayıplarındaki en önemli nedenlerden biri olarak gösteriliyor.
Çalışma koşulları
Türkiye’de yerel gazetelerin genellikle iki, üç odada ve oldukça zor şartlar altında varlığını sürdürmesine kıyasla Amerikalı yerel gazeteler oldukça iyi durumda. Gazeteler bir binanın en azından bir katının tamamına bazen de binanın hepsine sahip olabiliyor.
Belediyeler ve yerel senatolarda medya kuruluşlarının temsilcilerinin odaları bulunurken, sigortaları ve kimi harcamaları gazeteler tarafından karşılanıyor.
Bu medya kuruluşlarının kendileri için önemini bilen siyasiler de onlara asla ikinci sınıf bir muamelede bulunmuyor.
Görüşü ne olursa olsun, haklarında ne yazarsa yazsın her kurum akreditasyon yaptığı toplantıya katılabiliyor. Bu durumun nadir istisnalarından biri Donald Trump’ın seçim kampanyasında diğeri de New York Times, BBC, CNN gibi dünya çapında bilinen haber merkezlerinin temsilcilerinin Beyaz Saray’daki bilgilendirme toplantılarına alınmaması ile görüldü.
Türkiye ile bir diğer önemli fark ise, kanıksanmış olan fazla mesailerin olmaması veya bu durumda ek ücret ödenmesi. Son dakikada çok önemli bir haber çıkmadığı takdirde gazeteler sabah planlandıkları hâlde baskıya gidiyor. Seçim veya önemli bir müsabaka olacağında ise ekipler ayrılıp, haftalar öncesinden hangi saatte kimin hangi konu üzerine çalışacağı belirleniyor.
Türkiye ile fark
Türkiye’deki haber ajanslarının neredeyse her bölgede bir muhabiri bulunur. Haberleri ve gelişen olayları bu muhabirden alan ajanslar, müşterilere olayları aktarır. Ajans muhabirlerinin bir kısmı yerel gazetelerin de çalışanıdır.
Amerika’da ise ajanslar her bölgede bir muhabir tutmak yerine gelişmeleri yerel basından alıyor. Öne çıkan olay ve fotoğrafları müşterileriyle paylaşan ajanslar bu şekilde hem yüksek maliyetten kurtuluyor hem de yerel basını desteklemiş oluyor.
New York Times’ın önemi
Amerika’da ulusal bir gazete olmasa da çoğu kütüphane New York Times’a abone. İnternet’ten önceki sayıları mikrofilmlere basılan ve çoğu kütüphaneye dağıtılan New York Times ülkenin en prestijli gazetesi olarak biliniyor. Çoğu kişi ve kurum New York Times’ın haberleri ele alışı ve okuyucuya aktarmasını olması gerektiği gibi objektif buluyor.
Bununla birlikte pek çok kütüphane kendi yerel gazete ve dergilerinin sayılarını da arşivliyor.
Araştırmacı gazetecilik
Boston Globe’un hikâyesi gibi kimi görece ufak gazeteler uzun süren araştırmalar sonunda oldukça ilginç haberlere imza atabiliyor. Bunların en önemlilerinden biri San Jose Mecury News’ün, CIA’in Nikaragua’da ‘Contras‘ların savaşabilmesi için ABD’ye uyuşturucu göndermelerine izin vermesini ortaya çıkarması. The Oregonian’ın ABD Göçmenlik Servisi’nde yabancılara yönelik kötü muameleyi kanıtlayan haberi ise bir başka önemli araştırmacı habercilik başarısı.
Kısaca yerel gazeteler bazen çok ufak da olsa bir şekilde araştırmacı habercilik geleneğini devam ettirmeye çalışıyor.
ABD’de yaşananlar tüm dünya tarafından yakından izlense de Amerikalılar en çok kendi mahallelerinde ve kasabalarında olanlara önem veriyor.
Bu haberleri eskiden gazetelerden alırken şimdi öncelik internette. Geçiş hâlâ sancılı olsa da özellikle yerel düzeyde kimi ekonomik düzelmelerin medya organlarına da yansıyacağı düşünülüyor.”
Kaynak: journo.com.tr
YORUMLAR