ABD'deki Trafik Levhaları Neden Farklı?
Amerika Birleşik Devletleri'ne adım atan her ziyaretçi, ülkenin eşsiz manzaralarının yanı sıra, yollarında sıradışı trafik işaretleriyle de karşılaşır. Bu işaretler, birçok ülkede gördüğümüz standartlardan oldukça farklıdır ve sürücüleri şaşırtabilir. Peki, bu dikkat çekici farklılığın ardındaki nedenler neler?
Amerika Birleşik Devletleri’ne adım atan her ziyaretçi, ülkenin eşsiz manzaralarının yanı sıra, yollarında sıradışı trafik işaretleriyle de karşılaşır. Bu işaretler, birçok ülkede gördüğümüz standartlardan oldukça farklıdır ve sürücüleri şaşırtabilir. Peki, bu dikkat çekici farklılığın ardındaki nedenler neler?
ABD’nin kendine has yol işareti sistemi, tarihsel, kültürel ve pratik dinamiklerin ilginç bir birleşimi olarak karşımıza çıkıyor. Gelin, bu benzersiz yol haritasının öyküsüne birlikte göz atalım.
Otomobil endüstrisinin öncülerinden Carl Benz'in 1888'deki ilk arabası ile Henry Ford'un seri üretim süreci, ABD'de araba kullanımını yaygınlaştırdı. Bu durum, yolların hızla inşa edilmesine yol açarken, yol işaretleri ise yerel şehirler ve otomobil kulüpleri tarafından belirleniyordu. Yani başlangıçta merkezi bir standart yoktu.
Otomobil endüstrisinin gelişimiyle birlikte, yol işaretleri başlangıçta yerel şehirler ve otomobil kulüpleri tarafından belirlendi. 1927'de ise Amerikan Eyalet Yüksek Görevlileri Derneği, standartlar oluşturma çabalarına başladı. Ancak bu süreçte hazırlanan ikinci bir kılavuz, zamanla kafa karışıklığına yol açtı ve 1935'te Tekdüzen Trafik Kontrol Cihazları Kılavuzu (MUTCD) oluşturuldu.
1951 yılında Birleşmiş Milletler, yeni bir yol tabelası standardı geliştirme çalışmalarına başladı. Ancak ABD, bu evrensel standartlara sıcak bakmadı. 2. Dünya Savaşı sonrası dönemde yapılan denemelerde, Amerikalı sürücülerin yeni görüntü tabanlı tabelaları anlamakta zorluk çekmesi, bu sistemin başarısız olmasına neden oldu. Amerika, BM’nin Viyana Sözleşmesi’ne katılmayı reddetti ve bu, eyaletlerin kendi yol ve otoyol tabelalarını belirleme yetkisini sürdürmesine olanak tanıdı.
1966'da çıkarılan Karayolu Güvenliği Yasası, eyaletlerin federal otoyol fonlarından kayıplar yaşamaması için belirli kurallara uymalarını şart koştu. Ancak, Kuzey Amerika'nın özgün işaretleri, bu kurallara rağmen varlığını sürdürmeyi başardı. 1970'lerde yapılan başka denemeler de, sürücülerin yeni işaretlere alışamadığı için sona erdi.
1979 yılına geri dönecek olursak, Birleşmiş Milletler evrensel bir yol işareti standardı geliştirmeye çalışırken, ABD ve Kanada, kendi özgün standartlarını koruma kararı aldı. Bu tarihten itibaren, bu iki ülke, yollarında kendi özel işaret sistemlerini geliştirerek dünya genelinden ayrıldılar.
Sonuç olarak, ABD'nin trafik yol işaretleri, tarihsel ve kültürel dinamiklerin bir yansıması olarak günümüzdeki şekline ulaştı.