Ahmet Dönmez Hoca Cevapladı

New York'ta İmam Ahmet Dönmez aslen Sakaryalı. Gönüllü asistanlık yapan Dönmez aynı zamanda da akademisyen. Türkçe ve İngilizce'nin yanısıra Arapça biliyor. ABDPOST.COM muhabiri Esinay Özyurtdaş içinizi ferahlatacak röportaj yaptı. Ahmet hoca, bu röportajda Corona virüs salgınından zekata, Alın yazısından astrolojiye kadar bir çok konuda ilginç ve anlamlı tespitlerde bulundu. Keyifle okuyacağınız bir söyleşi...

Esinay Özyurtdaş'ın Röportajı


Salgın… 

Peygamberimizin tavsiyesi salgın olduğu zaman bulunduğunuz şehirden çıkmayın o şehirde değilseniz de o şehre girmeyin. Sağlıkçıların da direktiflerine uyun diyor. Kainatta her şey bir sebep için yaratıldı. Helaller ve haramlar insanın sağlığını korumak içindir. Vücudundaki genetikleri korumak için Cenab-ı Hak helal haram kurallarını getirdi. Domuz mesela ona bakın ibret alın yemeyin diye yarattı. Başka bir amaç için yarattı. 

“Vebadan Ölenler Manevi Şehit Sayılır.”

Kur’anda der ki vatanı korurken cephede şehit olanlar ölü değil yaşıyorlar biz göremiyoruz onları çünkü o boyutta değiliz. Bir de manevi şehitler vardır. Bunlarda salgın hastalıkta, doğum yaparken ölen anne, yangında, boğularak, trafik kazasında kısaca çaresizlik içinde ölenlerde şehit sayılır. Ölü doğum yapan kadınların çocukları melek olur. Ailesine şefaat eder cennette anne babasını ister. 


“Müslüman Görmediği halde Allah’a Aklı ve İradesiyle İnanması Gerekir.”

Biz Allah’ın varlığını idrak edip kabul ediyoruz. Yüce yaratıcıyı mantığımızla değerlendiriyoruz. Kainatta gördüğümüz bütün her şeyi etki ve tepkileriyle yeryüzünde her şeyin arkasına Allah kendini sakladı. Mükemmel olan bu yaratılışın düzenli işleyişin kendiliğinden olamayacağını bunu gerçekleştiren bir sahibin olduğunu mantığımızla bilmemizi istedi. Kendi irademizle ona inanıp cenneti hak etmemizi istedi. Onun için kendini gizledi. 

Gaybe İnanmak...

Kuran’ın ilk sayfasında 3 şart budur: İman ederler, dua ederler, gaybe inanırlar… İşin özü inanmaktır. Bir kişinin kalbinde ve aklında Allah’a ve ahiret gününe İnanmak varsa Allah ona kötülük yapmaya izin vermiyor. Onu imanı koruyor ve cenneti hak ediyor. Allah’ın rahmetidir ki onu mükafatlandırıyor. Allah’a inanmayan insanların bile içlerinde iyilik vardır. O Allah’tan gelen her insanda olan nurdur. 

“Allah Salih Kulların Kalbindedir.”

İnsanlar Allah’ı Mekke’de Medine’de, camide, kilisede ararlar. O ise, Allah her insanın içindedir. Hadis’i Kutsi’de der ki: “ Yerleri ve gökleri yarattıktan sonra kendime bir yer aradım fakat temiz kalpli kullarımın kalbini kendime bir ev olarak buldum.” Bir insan iradesiyle bir iyilik yapmak istediğinde bana bir adım gelir ben ona üç adım giderim. O bana yürüyerek gelir ben ona koşmaya başlarım. Benim istediğim şekilde hayatını yaşamaya başlarsa ben onun yürüyen ayağı, tutan eli, gören gözü, işiten kulağı, konuşan dili olurum. Bu mecazidir fakat Allah’ın bizden istediklerini yaparken imanımızla deriz ya Allah bize şah damarımızdan yakındır. İşte Allah bu şekilde kalbimizin içine girmiştir. Oraya artık şeytan bir daha giremez kalbimizi temizledik demektir. Cennetin en yüksek tepesine gösteriş olmadan kalbi temiz olan cennet istemeden, yaradana hoşnutluğunu yerine getiren halis kişi hak eder. Karşılık beklemeyi bırakın Cennete gitmeyi bile beklemez. Cennette ise, Allah’ın (C.C) cemalini göreceğiz. 

Alın Yazısı Nedir? 

Öncellikle Allah’ın başlangıcı ve sonrası olmayan bir bilgiye sahip olduğunu anlamak gerekir. Doğadaki her şey Allah’ın cemalinin aynasıdır. Allah ezeli ve ebedidir. Dünyada sonumuz var ama cennette sonsuz yaşayacağız. Aslında yaradan bizim irademizi biliyor. Fikrimizin, şartların değişeceğini biliyor bizimde şartlara göre kaderimizi değiştirmek isteyeceğimizi bildiği için kaderimizi değişmiş şekilde yazıyor. Sonuçta alın yazısı değişmemiş oluyor. Bu Allah'ın ezeli ve ebedi ilmiyle oluyor. Biz kendimize göre kaderimizin değiştiğini sanıyoruz. İşin özü değişmez. Sünnetullah Allah’ın sünnetidir. Kuran’da da der ki: “ Allah’ın sünnetinde değişiklik olmaz.” İşte bu alın yazısıdır. Kendimize göre değiştiriyoruz. Halbuki o her şeyin değişeceğini biliyor. Gelecek ve geçmişle ilgili sonsuz bilgiye sahip. Aslında insanoğluna bir sır vermiştir. İnsanlarda Allah'ın sırrı vardır.

Peki Bu Sır Nedir Hocam? 

Akıl Allah’ın insana verdiği sırdır. Allah'ın sıfatlarının insanda tecellisi güneşin aynada aks etmiş hali gibi olduğuna tüm inananlar hemfikir. İnsanı Eşref-i Mahlukat yapan budur. Akıl, irade ve idrak… Fikir ve idrak sadece insana özgüdür. Meleklerde ise, fikir, irade ve idrak yoktur. Kuran’da Allah dedi ki yeryüzünde kendime Halife yaratacağım deyip melekleri topladı. Onlarda bir kısım geleceği bilirler. Melekler dedi ki biz senin her dediğini yapıyoruz. Yeryüzünde kan akıtacak bir varlık mı yaratacaksın? Şeytan da  oradaydı. İrade ve fikri insanlara verdi. Böylece kendi sırrını bizlere vermiş oldu. 

 “Allah Verdiği Tüm Nimetlere Karşı Bizden Üç Şey İster:” Fikir, Zikir, Şükür…”

Bütün nimetlere karşı yapmamız gerekenler fikir, zikir ve şükürdür. Yeryüzündeki güzellikleri, Allah'ın Esma-ül-Hüsna isimlerini zikrederek düşüncemizi pozitife dönüştürürüz. Kalpler ancak Allah’ı zikrederek rahatlar. Vahdaniyet tek Allah’a inanmayı öğretmiştir. İnsanı gönderdikten sonra başıboş bırakmamıştır. Kitaplar, seçilmiş özel insanlar yollamıştır. Kısaca anlatmak gerekirse yaptığımız her helal işte dediğimiz Bismillah zikirdir. Yaptığımız her şeyi düşünmemiz fikirdir. Yaradan her şeye şükretmemizi ister.

Tasavvufta İnsanın Kendi İçine Yolculuğu Nedir? 

Okumak üç çeşittir. Birincisi Kur'an ayetlerini okumak İkincisi Âyât-ı Enfüsiye'yi okumak yani kendimizi tanımak kendi içimize Üçüncü ise, Âyât-ı Âfâkiye'yi okumak yani kendimizi tanımak. Üçüncüsü ise, Ayat-ı Afakiye'yi okumak. Kainattaki yaratılmış her şeyin sebeplerini araştırmak Ayat-ı Afakiye'dir. Kur’an-ı açıp okumak gibidir. İmanınız varsa astronomi bile okusanız Kur’an-ı Kerim’i okumuş gibi olursunuz. Yıldızları, galaksiyi, gökyüzünü okumak...

İçe Yolculuk astrolojiyle Alakalı mı? 

İnsan kainatın bir parçası olduğu için doğduğu zamanki gezegenlerin ve yıldızların dizilimi onun karakterinde Allah'ın izniyle etkili olur. Bu bir Astrololji ilmidir. İnsanlar rasathaneler, bilim üstleri kurdular Semerkant en meşhuruydu. Kanuni’ye kadarki dönem özgür dönemdi. Ulema sınıfı her zaman galip geldi. Matematik, astronomi, cebir, hadis dersleri medreselerde zamanın üniversite dersleri verildi. Ekleme yapmam gerekirse ünlü düşünür Muhittin El Arabi’nin yazıları astroloji alanında hala günümüze ışık tutuyor ve salgın hastalık konusunda da yıllar öncesinden öngörüde bulunuyor. Konunun son sözünü Kuran’da geçen ayetlerden örneklem ile hocam tamamlıyor- Gökyüzünde burçları asılı bıraktık.

Zekat Neden Vardır ?

Zekat, toplumda sosyal adaleti tesis etmek için vardır. Dinde para stoklamak yoktur. Paralarını stoklayanlar gün gelir paralarını ilah yerine koyarlar. İlahlık sadece putlara taparak olmaz. Sahip olduğun aile, güç, millet, para, mal, mülk, şehvette ilah yerine koyulabilir. Allah (C.C) Kur'anda 'malları' kendilerine sonsuza kadar yaşatacaklarını zannediyorlar der. Bir diğer ayette ise, nefislerini ve şehvetlerini kendilerine ilah edindi der. La İlahe İlalah’ın özü hiçbir ilah yoktur! Sadece tek bir Allah vardır. İnanan insanları Allah musibetlerle sınar. Çünkü öbür dünyada seni hesaba çekmek istemiyor. Allah merhametiyle senden o paraları başına musibet vererek senden alır. Senin vermediğin paraları senden alıyor. Dünyayı Allah’ın yerine koymamamız gerekiyor işte o zaman yaradan kendini cezalarla hatırlatıyor. 

“Allah Bir Virüs Yolladı Bütün Dünyayı Dize Getirdi.”

Geçen sene zekat vermeyen bu sene 10 katını verdi. Demek ki sen dağıtmazsan ben senden almasını bilirim diyor Cenab-ı Allah bunları okumamız gerekir. Eğer sen temiz kalbine inanırsan Yaradan senden o parayı alıp fakire fukaraya veriyor. Neden çünkü kazancının, çabanın belli miktarı ihtiyaç sahiplerinin hakkı. İnandığın taktirde musibetlerle senden alınan para başka bir yere harcanıyor. O parayı senin iraden dışında ihtiyaç sahipleri için alıyor. Tıpkı başımıza bir şey gelmeyene kadar sadaka vermediğimiz gibi...

Hocama saygı ve sevgilerime sunuyor. Röportajın ikinci kısmında yaşanmış olaylardan devam edecek röportajımızı okumanızı tavsiye ediyorum.