Amerika'da Akademisyen Maaşları Yüksek mi?

Amerika'da nasıl akademisyen olunur? Türkiye'de ve Amerika'da akademisyen olma koşullarındaki farklılıklar nelerdir? Amerika ve Türkiye'de akademisyenlik yapmak ne gibi avantaj ya da dezavantajlar getirir? Maaşlar arasında uçurum var mı? Tüm bu soruları bizim için Behçet Hoca* cevaplıyor.

Behçet Hoca, pazarlama alanında bir devlet üniversitesinde doçent. ‘İstatistik ve Analiz’ yeni adıyla ‘Akademik Link’ diye bir Youtube kanalı var. Gerek Türkiye’de gerekse Amerika’da akademisyenliğe başvuru öncesi, süreci ve sonrasında edindiği olumlu olumsuz tüm tecrübeleri; yaşadığı sıkıntıları, karşılaştığı torpil engellerini, keşke bunu önceden bilseydim daha iyi olurdu ya da keşke şöyle yapmasaydım diye düşündüğü her şeyi gençlerle paylaşıyor. Ayrıca kanalın tüm gelirlerini de bağış yapıyor.
 
Akademik Başvuru Süreçlerinde ABD ve Türkiye Kıyaslaması
Behçet Hoca, Türkiye’deki sistemi kısaca; araştırma görevlisi doktorasını tamamlayıp kadrolu olunduktan sonra yardımcı doçent yeni ismiyle doktor öğretim üyesi, ardından doçent, daha sonra profesör olunuyor diye özetliyor. Türkiye’de araştırma görevlisi olmakla Amerika ve hatta Avrupa’da araştırma görevlisi olmak arasında farklar olduğunu söylüyor.
 
Türkiye’de kadro açılacağı duyurulduğunda belirtilen kıstaslara durumunuz uyuyorsa başvuru yapabiliyorsunuz. Bunun için; ‘Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Giriş Sınavı’ ALES puanı, dil sınavından alınan puan, lisans ortalaması ve son olarak girilen bilim sınavından alınan puanın ortalamasıyla gelen adaylar arasından ilk sıraya yerleşenler kadroya alınıp araştırma görevlisi oluyorlar. Sonra doktora yapılıyor.
 
Amerika’da ise; önce GMAT veya GRE sınavlarından birine girip, ardından yabancı dil sınavını verip son olarak niyet mektubu yazıyorsunuz. Bu sonuçlara göre bir doktora kabulü alırsanız zaten üniversiteler bunun için size bir burs veriyor. Yani burada araştırma görevlisi değil de doktora öğrencisi oluyorsunuz.
 
Behçet Hoca; Amerika’da, doktoranız bittikten sonra başka bir üniversiteye geçmeniz beklenirken Türkiye’de tam tersi araştırma görevlisi doktorasından sonra aynı üniversitede kalmanız gerekiyor diye ekliyor. Yani kısaca; Amerika’da doktorasını tamamlayan bir araştırma görevlisi başka tecrübeler kazanıp, başka bakış açısına da sahip olabilsin, kendini geliştirsin diye başka üniversitelere yönlendirilirken Türkiye’de tam tersi ‘biz sana emek harcadık, masraf ettik, sen de bize hizmet etmelisin’ mantığıyla aynı üniversiteye kök salması bekleniyor.
 
ABD ve Türkiye Arasında Akademik Kıyaslama
1.Behçet Hoca, Türkiye’de akademiye ilk girdiğinde bilim konuşulan bir ortam yerine bolca futbol konuşulan bir ortamla karşılaşınca biraz hayal kırıklığına uğradığından bahsediyor. Amerika’da bulunduğu üniversitede ise durum böyle değilmiş ya da Amerikan futbolundan anlamadığım için benim yanımda konuşmuyorlardı diye espri yapıyor.
 
2.Maaşlara gelince; Türkiye’de gelirlerin statüye göre sabit olduğundan bahsediyor. Mesela; bir doçentin 7.800 lira aylık maaşı varken Amerika’da kendi alanı pazarlamada doçentlerin yıllık 120.000 – 130.000 dolardan başlayan bir kazançları olduğunu söylüyor. Yani ABD’de daha iyiyseniz daha fazla kazanabilirsiniz bu sebeple hocalar üniversitelerle birebir pazarlık yapabiliyorlar. Ama Türkiye’de isterseniz Nobel Ödülü alın, isterseniz hiçbir şey yapmadan boş oturun aylık maaşınız diğer tüm doçentlerinkiyle aynı: 7.800 lira.
 
3.Bir de; Türkiye’de yükselmek için akademik yayınların dışında kişisel ilişkilerin kullanıldığını dile getiren Behçet  Hoca, bu durumun insanları demotive ettiği kanısında. Tabii ki her şey böyle ilerlemiyor ama sonuç olarak iyi akademisyen sayısı giderek azalıyor diyor. Çünkü ne fark yaratırsan yarat kişisel ilişkiler öne geçince ve diğerleriyle aynı parayı kazanınca insanlar bir süre sonra çalışmayı çabalamayı bırakıyorlar diyor.
 
4.Ama Behçet Hoca’ya göre; iyi akademisyen sayısının düşmesi eğer başarılı biriyseniz iyi üniversitelerde iş bulmanın yolunu açıyor Türkiye’de. Fakat Amerika’da iyi akademisyen sayısı çok olduğundan sistem çok rekabetçi. Mesela Amerika’da pazarlamanın duayeni kabul edilen ve bir dönem beraber çalışma şansına eriştiği Bagozzi’yi örnek veriyor Behçet Hoca. Michigan Üniversitesi’nde çalışan Bagozzi ilerleyen yaşından ötürü belli bir yayın skalasının altına düşünce ki hala yüksek olduğunun da altını çizerek; üniversitede maaşının düşürülmek istendiğini söylüyor.  Oysa ki Türkiye’de hoca emekli bile olsa odası hala durur diye ekliyor.
 
Yani özetle; Türkiye’de çalışma ortamı daha rahat fakat Amerika’da ya basacaksın ya gideceksin mantığı var diyen Behçet Hoca’ya göre kendinizi sürekli ön plana çıkartacak üretken düşünceler içinde olmanız gerekiyor bir akademisyen olarak.
 
Akademiyi Düşünen Öğrencilere Mesleki Tavsiyeler…
Birincisi iyi İngilizce diyen Behçet Hoca araştırmalarda takip edeceğiniz birçok yayın İngilizce olacağı için bunun önemini vurguluyor.
 
İkincisi; kendi ülkenizde kadrolu olamıyorsanız akademisyenlik evrensel olduğu için yurtdışında da şansınızı deneyebilirsiniz diyor.
 
Bunun için özellikle Amerika’da, “kendini çok yönlü geliştirmiş insanlar tercih ediliyor. Çalışma disiplinine sahip, hobiler edinmiş insanlar. Ya da gönüllü kuruluşlarda çalışmış burada bir şeyler organize edebilmiş insanlar birkaç adım öne geçiyorlar” diye devam ediyor. “Laboratuvarlarda gönüllü çalışanlar mesela. Tabii ki herkesin maddi olanakları iyi değil herkes Boğaziçi’nde yazını bir laboratuvarda geçiremez ama Erasmus’tan faydalanabilirler” diyor. “Hocalarla irtibata geçip onların bütçelerinden faydalanabilirsiniz.
Tüm bu çabalar sizin değerinizi arttırır çünkü maddi olanaklar olmadan çabalayıp imkanlar yaratmışsınızdır kendinize. Yani o sınırlar sizin için imkansızlıktan avantaja dönüşür” diyor..
 
“Engellere takılmayıp kafanıza koyduğunuzu yapın. Çünkü bilim evrensel bir iş. Ama yurtdışında çalışsanız bile bir ara mutlaka Türkiye’de de çalışmak bir vicdan borcu diye düşünüyorum” diyerek bitiriyor Behçet Hoca.
 
*Behçet Hoca, ‘AkademikLink’ isimli kendi Youtube kanalından videolar paylaşıyor. Kendi kanalında dahi soyadını belirtmiyor. Kendisi bir doçent yani öğretim görevlisi olduğundan birçok kişi gibi biz de haberimizde kendisinden ‘Behçet Hoca’ olarak bahsettik.
 
KAYNAK: Kariyer Kılavuzu