Başkan Roosevelt'ten Sultan Abdülhamit'e Mektup

Amerika Birleşik Devletleri'nde George Mason Üniversitesinde tarihçi Işıl Acehan Osmanlı belgelerini yayınlamaya devam ediyor. Acehan bu kez ABD başkanı Theodore Roosevelt'in Sultan 2. Abdülhamid'e yazdığı mektubu anlattı.

1908 Jön Türk Devrimi, Osmanlı topraklarındaki etkisi kadar, İmparatorluğun son 30 yıllık dış siyaseti bakımından oldukça önemli bir değişim yaratacaktı. Batı devletleriyle ilişkilerde yaşanan değişimin yanı sıra, dış temsilciliklerde de yeni bir döneme giriliyordu. ABD’deki Osmanlı Elçiliği ve New York Konsolosluğu’nda da Temmuz ayında hareketlilik başladı.

1900’lerin başında Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli yerlerinde bulunan Amerikan misyonerleri ve okulları hakkında problemler baş göstermişti. Bunların üzerine Beyrut’taki Konsolos vekili William C. Magelssen’e bir süikast düzenlendiği ve öldürüldüğü hakkında ABD Sefiri John G. A. Leishman’ın gönderdiği telgraf ve New York Times’ta yayınlanan haberle bunu fırsat bilen Roosevelt, Beyrut’a Amerikan savaş gemilerini gönderecek, kriz daha da tırmanacaktı.

Abdülhamid, Washington’daki Osmanlı Sefirini büyükelçi konuma getirmekte isteksizdi. Ancak Eylül 1907’de Osmanlı’nın Washington sefaretinin de büyükelçilik olarak değişmesi için ilk adım, Abdülhamid’in sağ kolu, Şam doğumlu veziri İzzet Holo Paşa’nın oğlunun Washington’a atanmasıyla atıldı. Mehmed Ali Bey, babasıyla birlikte Şam’dan İstanbul’a gelip, Galatasaray Lisesi’nde okumuş, daha sonra Paris’te Hukuk Fakültesini bitirmişti. 22 Ekim 1907’de Washington’a eşi ve beş çocuğuyla ulaştığında gazetelere babasının Büyükelçi Leishman’la iyi arkadaş olduğunu, İngilizce bilmediğini öğrenmesinin uzun zaman almayacağını, kızının ise iyi derecede İngilizce bildiğini söylemişti. Nisan 1908’de Sultandan gelen hediye ipek halılar, Roosevelt ve Abdülhamid arasında artık gerilimin de sona ereceğine işaret ediyordu. Ancak Temmuz ayında Jön Türk Devrimiyle düzeltilmeye çalışılan ilişkiler yarıda kalacak, İzzet Paşa 27 Temmuz’da İngiltere’ye kaçmak zorunda kalmasıyla ilişkilerin seyri değişecekti. Oğlu, Washington Sefiri Mehmed Ali Bey 11 Ağustos’ta görevden azledildi ve yerine Elçi atanana kadar New York Konsolosu Münci Bey Maslahatgüzar olarak Washington’da görevlendirildi.

WASHİNGTON'DA GERGİN GÜNLER... 

Washington’da görevden azledildiğinin haberini alan Mehmed Ali Bey, aynı gün Suriyelilerle sefarette bir toplantı düzenlemiş, burada kendisine New York Konsolosu Münci Bey’in Mehmed Ali Bey’e karşı komplo düzenlediği bildirilmişti. Münci Bey, ateşli bir İttihatçıydı ve Mehmed Ali Bey’e karşı New York’taki Türkleri kışkırtıyordu. Münci Bey’e Hariciye Nezareti’nden bir an önce Washington’a giderek göreve başlaması emri geldiğinde, 12 Ağustos’ta 1810 Calvert Street’deki sefarete geldi. Osmanlı sefareti ve konsolosluğundaki gelişmelere yakın takibe alan gazetecilere verdiği demeçte verdiği demeçte Mehmed Ali Bey’le görüşmesinde kendisine hasta olduğunu belirttiğini söylemiş, bunun doğru olup olmadığını sorulduğunda “tabii ki hasta değil” cevabını vermişti. Kendisiyle el bile sıkıştığını, bir süre daha Washington’a taşınmayacağını anlatıyordu.

Ancak kısa bir süre kalıp New York’a döndüğünde Mehmed Ali Bey ve İzzet Paşa hakkında kışkırtmalarına, gazetelere karalayıcı demeçler vermeye devam ediyordu. Hatta İzzet Paşa’nın ABD’ye kaçtığını düşündüğünü, peşini bırakmayacağını bildiriyordu. Gazeteciler Münci Bey’e yeni hükümetin kendisini büyükelçi yapmayı düşünüp düşünmediğini soruduğunda, bunun umurunda olmadığını, kendisinin 18 yıllık gazeteci olduğunu ve ülkesine dönüp gazetecilik yapmak istediğini belirtiyordu.

SULTANIN SON ELÇİSİNİN AMERİKA'DAN AYRILMASI VE SURİYE CUMHURBAŞKANI OLMASI

Mehmed Ali Bey, New York’tan ölüm tehditleri içeren mektuplar almaya başladıktan sonra hayatından endişe duymaya başlamıştı. Nihayet 19 Ağustos gecesi Amerika’yı terk etti. Ailesinin Türkiye’den ayrılmasıyla Mehmed Ali Paşa da onlarla birlikte Avrupa ve Mısır’da bulunduktan sonra 1920’de Şam’a döndü. 1922’de Maliye Bakanı, 11 Haziran 1932’de bugünkü Lübnan topraklarını da içerisinde bulunduğu, Fransız mandası altındaki Suriye’nin ilk Cumhurbaşkanı oldu.  1936’da görevden kendi isteğiyle ayrılıp Paris’e taşındı ve 3 sene sonra 72 yaşında hayata gözlerini yumdu.