Detroit'in çöküşü: Bir zamanlar otomobilin kalbi olan yer hayalet şehre döndü

Amerika'da otomotiv endüstrisinin doğduğu yer olan Detroit, ekonomik çöküş ve işsizlik nedeniyle hayalet şehre dönüştü. İflas eden otomotiv devleri ve artan yoksulluk, şehrin nüfusunu büyük oranda azalttı. Bugün Detroit, hem geçmişin ihtişamını hem de geleceğin belirsizliğini barındırıyor...

Detroit, bir zamanlar Amerika'nın sanayi ve otomotiv başkenti olarak parlıyordu. Cadillac, Ford ve Chrysler gibi dev markaların doğduğu bu şehir, 20. yüzyılın en hızlı büyüyen metropollerinden biriydi. Ancak zamanla Detroit, ekonomik ve sosyal krizlerle mücadele etmeye başladı. Özellikle 2008 finansal krizi ve ardından gelen otomobil devlerinin iflas başvuruları şehri büyük bir çöküşe sürükledi. 

Detroit’in iflası, sadece bir şehrin değil, Amerikan sanayi devriminin de sonunu simgeliyor. General Motors ve Chrysler’in iflas başvuruları, şehri mali olarak yerle bir etti ve 18 milyar doları aşan borçlar şehri hayalet bir kente dönüştürdü. Kentin nüfusu 1.8 milyondan 700 bine düştü ve bugün şehirde 100 binin üzerinde terkedilmiş ev ve boş arsa bulunuyor. Şehrin sokakları terk edilmiş, işletmeler kapanmış ve bir zamanlar iş gücüyle dolup taşan fabrikalar, sadece harabe haline gelmiş binalar olarak kalmış durumda.

Detroit’teki işsizlik oranı ise çarpıcı bir şekilde yüksek. Şehirde her beş kişiden biri işsizken, 18 yaş altındaki her iki çocuktan biri yoksulluk sınırının altında yaşamaya devam ediyor. 1967’deki ırkçı çatışmaların izleri hâlâ şehrin sokaklarında belirgin; Afrika kökenli Amerikalılar, şehir merkezlerinde yaşamaya devam ederken, beyaz işçiler ise banliyölere taşındı.

Bugün Detroit, geçmişin ağır sanayi kalıntılarından farklı bir yönüyle varlık gösteriyor: Hurda metal. Kentin terk edilmiş fabrikalarından çıkan metaller, büyük bir kısmı Çin’e ihraç ediliyor. Bir zamanlar Amerika’nın sanayi üretiminin kalbi olan şehir, artık geri dönüşüm ve hurda metal ticaretiyle geçinmeye çalışan bir yer haline gelmiş durumda. Bu dramatik dönüşüm, Detroit’in son yıllarda yaşadığı derin ekonomik değişimlerin bir yansıması.

Detroit’in hikayesi, sadece ekonomik çöküş değil, aynı zamanda küresel kapitalizmin ve düşük maliyetli üretim anlayışının bir sonucu. Fabrikalar, üretimi daha ucuz iş gücüne sahip ülkelere kaydırdı. Bugün Detroit, sadece geçmişin ihtişamını değil, aynı zamanda kapitalizmin, üretim gücünün ve toplumsal eşitsizliğin doğurduğu değişimleri gözler önüne seriyor. Yıkılan fabrikaların ve terkedilmiş sokakların ortasında bir hayalet şehir olarak kalan Detroit, gelecekteki umutlar ve belirsizliklerle yaşamaya devam ediyor.