Dünya Sağlık Örgütünden Uyarı Avrupa'da Alkol Krizi
Avrupa, alkol tüketiminde dünya çapında birinci sırada yer alıyor ve bu durum kıtanın en büyük sağlık krizlerinden biri haline gelmiş durumda.
Avrupa, alkol tüketiminde dünya çapında birinci sırada yer alıyor ve bu durum kıtanın en büyük sağlık krizlerinden biri haline gelmiş durumda. DSÖ, Avrupa'da alkol tüketiminin hızla kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayan çarpıcı bir rapor yayımladı. Rapor, yılda yaklaşık 800 bin kişinin alkolle ilişkili nedenlerden hayatını kaybettiğini ve bu rakamın Avrupa'daki toplam ölümlerin neredeyse %9'unu oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Avrupa'da her gün 2 bin 200 kişi alkol nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu trajik istatistik, alkolün toplum üzerindeki geniş kapsamlı etkilerini gözler önüne seriyor. Aile içi şiddet, kazalar ve ruh sağlığı problemleri gibi birçok sorunun temelinde yatan aşırı alkol tüketimi, bu alandaki krizin boyutlarını daha da derinleştiriyor.
DSÖ'nün raporuna göre, Avrupa'daki bireyler yılda ortalama 9,2 litre alkol tüketiyor. Bu rakam, Avrupa'yı dünya genelinde en yüksek alkol tüketimine sahip bölge haline getiriyor. Özellikle erkekler, kadınlardan dört kat daha fazla alkol tüketiyor ve her üç Avrupalı yetişkinden ikisi içki içerken, her on kişiden biri alkol bağımlısı olarak sınıflandırılıyor.
Alkol tüketiminin kalp-damar hastalıkları, kanser ve karaciğer sirozu gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açtığına dikkat çeken uzmanlar, Avrupa Birliği ülkelerinde son on yıldır alkol tüketiminde herhangi bir azalma yaşanmadığını belirtiyor.
Raporda, alkol tüketimini azaltmak için Rusya, Ukrayna ve Türkiye gibi ülkelerin uyguladığı yüksek alkol vergileri ve erişilebilirlik kısıtlamalarının etkili olduğu belirtiliyor. Ancak, birçok Avrupa ülkesi DSÖ'nün önerdiği alkol vergilerinin artırılması, reklamların kısıtlanması ve erişilebilirliğin azaltılması gibi tavsiyeleri henüz yeterince hayata geçirmiş değil.
DSÖ, 2025 yılına kadar Avrupa'daki alkol tüketimini sınırlamak için acil eyleme geçilmesi gerektiğini vurguluyor. Avrupa'nın bu büyük sağlık krizine karşı etkili önlemler alması, kıtanın sağlık ve refahını koruma açısından kritik önem taşıyor.