Hakan Amerika'da Nasıl Polis Oldu?
'Amerikayı Keşif' Amerika'nın Colorado eyaletinde şerif olarak görev yapan Hakan Aybar ile gerçekleştirdiği söyleşide, Amerika'da polis olmak için gerekli koşullar, yapılması gerekenler, aranan özellikler ve koşullar hakkında oldukça doyurucu bilgiler veriyor. Amerika'da yaşayan Türkler için bu saygın mesleğe geçme imkanı doğurabilecek bilgileri kaçırmayın.
1980 İzmir doğumlu olan Hakan Aybar, 2008 yılından beri Amerika’da yaşıyor. Amerika’da uzun yıllar başka sektörde çalıştıktan sonra polis olmuş. İnternette gezinirken karşısına ‘Colorado eyaletinde vatandaş olmasanız da polis olabilirsiniz’ yazan bir ilan çıkmış. Gerçek olmayacağını düşündüğü için telefon açıp sorduğunda Colorado’da green card ile de polis olunabileceğini öğrenmiş. O zaman 38 yaşında olan Aybar yaştan kaybedeceğini düşünürken, bunun da sorun olmadığını öğrenmiş. Bu defa boy ve kiloyu sorunca yine aynı cevabı almış. Ve o gün polis olmaya karar verdiğini anlatıyor. Colorado eyaletinin göçmenlere her konuda olanak ve kolaylık sağladığını söylüyor.
Akademi Süreci Nasıl?
Hakan Aybar, Amerika’da polis olmak isteyen Türklere sıcak bakıldığını, çünkü kısa dönem bile olsa bir askerlik süreci yaşadığımızı biliyorlar diyor. Türkiye’de askerliğin çok ciddi ve disiplinli yapıldığını çok iyi bildikleri için bu durum onlar adına bir güvence oluyor. Kendisini akademide el üstünde taşıdıklarını söylüyor.
Görüşme kısmını aştıktan sonra akademide fiziksel olarak zor bir sürecin başladığını, o sebeple hem mental olarak hem de fiziksel olarak hazır olmanız gerektiğini yoksa akademiden atılabileceğinizi anlatıyor. Kendisi sporla ilgilendiği için çok zorlanmamış yaşına rağmen.
2 senelik akademilerde yatılı eğitim alınıyor. Buradan mezun olanların dedektiflik gibi mertebelere yükselme şansı var. Bir de 6 aylık akademiler var, bitirince hemen polis olarak göreve başlanabiliyor. Kendisi 6 aylık olan akademiden mezun olmuş. 11.000-12.000 dolar gibi bir ücret ödemeniz gerekiyor. Polis departmanlarıyla görüşüp kendinize sponsor olmalarını talep edebilirsiniz, ancak bu bilgiyi o zamanlar bilmeyen Aybar parayı cebinden ödemiş.
Size sponsor olmak için polis departmanları önce fiziksel teste tabii tutuyor ve kabul edilip akademiye başlayınca bir de üstüne maaş alıyorsunuz. Eğer sponsorsuz akademiye girerseniz, 6 ayın sonunda diplomanızı aldıktan sonra asıl zorlu süreç başlıyor diyen Aybar, polis departmanlarında iş aramaya başlayacağınızı hatırlatıyor. Çünkü o diplomayla siz bir polis değil sadece bir polis adayısınız.
Akademiye girmeden önce mutlaka esrar testi yapıldığı için kötü bir alışkanlığınız olmamalı. Ayrıca temiz bir geçmişe sahip olmalısınız, çünkü tüm geçmişiniz araştırılıyor. Trafik cezası gibi küçük sorunlar hariç. Sonra direktörle gerçekleştireceğiniz görüşmede, size hedefleriniz ve amacınızla ilgili bazı sorular soruluyor. Tüm bu süreçleri aştıktan sonra akademiye girebiliyorsunuz. Akademi sürecinin stresli ve zorlayıcı olduğunu söylüyor Aybar. Türkiye’de askerlik yapanların çok rahat geçebileceği bir ortam olduğunu ama kendi sınıfındaki genç Amerikalı birkaç öğrencinin pes edip bıraktığını söylüyor. Ayrıca sinirlerinizi zorlayarak sizi denediklerini ve kötü tepki verenlerin atıldığını söylüyor.
Fiziksel olarak hazırlanmak için koşmayı öneren Aybar’a göre, istediğiniz kadar kaslı olun, vücut geliştirin koşamadığınız zaman da akademiden atıldığınızı belirtiyor. Koşmak akademide 1. Kural!
Koşmasına engel bir sağlık sorunu olanlar akademiye alınıyor mu?
Hakan Aybar, Amerika’da polis akademisine girmenin Türkiye’dekinden çok daha kolay olduğuna işaret ederek, eğer bazı sağlık problemleriniz varsa onu belirtip raporlarınızı gösterdiğinizde sizden diğerleri gibi koşmanızın beklenmediğini anlatıyor. Yani yine de akademiye girip polis olabilme şansınız var.
Mesela kendi mezun olduğu akademide (Colorado’da) 11.5 dakika içinde 1.5 mil koşmanız gerektiğini anlatırken, sınıfındaki 3 arkadaşından örnekler veriyor. İkisinin kilo sorunu olduğunu, bir tanesinin omzundaki problemden ötürü kolunu aşağı salamadığını söylüyor ve onlardan sadece 500 yard koşmaları istendiğini anlatıyor. Tabii bu durum Türkiye’de mümkün değil. Zaten polis olduktan sonra da tüm gününüzün aracın içinde geçtiğini de belirtiyor Aybar.
Kendisine en çok renk körü, göz bozuklukları, eklemlerde platin takılı olması ile ilgili soru geldiğini söyleyen Aybar, Amerika’da kuralların eyaletten eyalete değiştiğini hatırlatarak, Colorado’da kendi mezun olduğu akademide bu tür sağlık sorunlarına tolerans tanındığını belirtiyor. Verdiği bir başka örnekte ise, şu an kendisiyle aynı departmanda çalışan arkadaşının akademiden önce geçirdiği motosiklet kazası nedeniyle dizine 4 platin takıldığı ve 25 dikiş atıldığını söylüyor.
Başvuracaklar için bu tip durumlara takılmamalarını, asıl akademideki zorluklara göğüs germek için mental olarak kendilerini hazırlamaları gerektiğini anlatıyor. Çünkü kadavraya bile gittiklerini örnek veriyor.
Bir de gireceğiniz sınava hazırlanacağınız kitabı göstererek iyi hazırlanıp yüksek puanla mezun olmanız gerektiğini hatırlatıyor. Yüzde 75 ortalama alınması şart.
İngilizce önemli mi?
İngilizcenizin sadece iyi düzeyde olması yeterli. Zaten mükemmel derecede İngilizce konuşan Amerikalı bile zor bulursunuz diyor Aybar. Colorado’da green card ile akademiye girilebildiğini hatırlatıyor. Vatandaşlık aranmıyor. Ama diğer eyaletlerde bu durum farklılık gösterebilir.
Akademinin sizi İngilizce düzeyiniz anlamında test etmediğini, ama mezun olurken hem yazılı hem sözel teste girildiği için İngilizcenin burada önem kazandığını belirtiyor.
Ayber’in önemli bir tavsiyesi, akademinin 3. ayında iş başvurusu yapmanız yönünde oluyor. Çünkü Amerika’da polis departmanlarının işe alım süreci 3-4 ayı buluyormuş. Öncelikle sicilinizi araştırıp sonra bir dedektif tarafından tüm çevrenizde sizin sorgulandığınızı anlatıyor. Ve bu sebeple Amerika’ya yeni gelecek kişilerin Amerika’da bir geçmiş oluşturmadıkça polis olarak işe girme şanslarının da olmayacağını söylüyor. Amerika’da bir geçmiş oluştururken de, iş disiplininize dikkat etmelisiniz çünkü bu tip her şey araştırılıyor diyor. Türkiye’deki referansların geçerli olmadığının altını çiziyor. Hatta Amerikalı arkadaş çevresi edinmelisiniz, çünkü araştırmalarda Türk çevreniz sizi öveceği için sadece Amerikalılarla görüştüklerini söylüyor.
Özetle İngilizcenizin iyi derecede olması gerektiğini çünkü, Starbucks’ta değil bir polis olarak çalışacağınızı hatırlatıyor. Bu meslekte sorguya gireceğinizi kişilerin heyecanlı ve hızlı konuşacağını ve raporlamalar yapacağını söylüyor.
Öncelikle Amerika’da insanlar maaşlarının ortalama yüzde 20’sini sağlık sigortasına öderken şerif departmanında çalışan polislerin bir kuruş bile ödemediğini devlet tarafından sigortalandıklarını belirtiyor. Bu sadece şerif departmanı için geçerli bir bilgi.
İlginç bir anısı var mı?
Alışveriş yaptığı markette kendisini dik bakışlarla izleyen dövmeli bir şahıs farketmiş. Tutukladıkları insanların hapisten çıktıktan sonra kendilerine zarar vermeleri ihtimaline karşı temkinli olan Aybar, oradan uzaklaşmaya karar vermiş. O sırada üzerine gelen şahıs kendisine teşekkür ederek hayatını olumlu yönde değiştirdiğini söylemiş.
Meğer meslekteki ilk yıllarında tutukladığı bir uyuşturucu satıcısı iken, hapiste hücre arkadaşı olan din adamı sayesinde dine ilgi duyup doğru yolu bulmuş ve şimdi de bir kilisede çalışıyormuş. O sebeple Hakan Aybar’ı farkedince özellikle markete girip önünü kesip teşekkür etmiş. Aybar, bunun tam tersi bir durum da yaşayabileceğini bildiğinden her zaman silahlı dolaştıklarını söylüyor.
Eğitim düzeyi ne olmalı?
Eyaletlerin yasaları birbirinden farklı olduğu için kendisi Colorado’da bir akademi mezunu olduğundan, yalnızca orada polislik yapabildiğini belirtiyor. Başka bir bölgede tesadüfen bir olaya tanık olursa müdahale yetkisinin olduğunu belirtiyor. Ancak farklı bir eyalette bir polis departmanına iş başvurusu yapmak istese maalesef yasalara göre o eyaletin akademisine sil baştan gitmek zorunda.
Onun dışında en az lise mezunu olmanın yeterli olduğunu ifade ediyor.
Kadınlara bu mesleği tavsiye eder mi?
Kesinlikle tavsiye ettiğini belirtiyor. Zaten kadın personeli hiçbir zaman yalnız bir yere göndermediklerinden bahsediyor. Ama Los Angeles gibi bir bölgeyi suç oranı çok yüksek olduğundan tavsiye etmiyor Aybar. Akademide yoğun dövüş teknikleri öğretildiğini hatta birkaç kadın meslektaşını adamları yere indirirken bizzat gördüğünü anlatıyor.
Departmanlara iş başvurusu nasıl yapılıyor?
Akademi bittikten sonra basit bir matematik ve İngilizce sınavından geçtikten sonra, psikolojik teste sokulduğunuzdan bahseden Aybar, 400 kadar sorudan oluşan bu sınavda verdiğiniz her cevabın ileride karşınıza şekil değiştirerek tekrar sorulacağını o sebeple verdiğiniz cevapların tutarlı olup olmadığının da incelendiğini belirtiyor.
Bunları aşınca psikiyatristin karşısına çıkıyorsunuz. Bu aşamayı da atlatınca departmandaki supervisor ile mülakata alınıyorsunuz. Bu sebeple başvuru yapmadan önce mutlaka web sitelerinden bilgi edinmenizi tavsiye ediyor. Sonrasında sizi 4 kişilik bir ekibin karşısına çıkarıyorlar. Sordukları sorulara cevap verirken paniklemeden anlamadığınızda söyleyebileceğinizi belirten Aybar, neticede İngilizcenin sizin ikinci diliniz olduğunu biliyorlar diyor.
Son olarak şerif ya da polis departmanına başvurduysanız en tepedeki kişi ile görüşmeye alınıyorsunuz. Maaşınızı söyleyip bizimle çalışmak ister misin diye soruyorlar ve sözleşmeye imza atıp işe başlıyorsunuz diyor Hakan Aybar.
İlk etapta 4 ay boyunca yanınıza verilen bir polisle işi öğrenme süreci yaşıyorsunuz diyen Aybar, bu süreci başarıyla atlatamazsanız sözleşmenizin iptal edileceğini belirtiyor. Başınızdaki polisin psikolojinizi zorlayacak uygulamalar yaptığını ve sizin asla kontrolünüzü kaybetmeyip sinirlenmeden uyum sağlamanız gerektiğini anlatıyor. Yani Amerika, polislerinin sinirlerine hakim olan sakin insanlar olmasını istiyor!
Bu güzel söyleşinin tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
KAYNAK: https://www.instagram.com/p/CGqo7lpCUDX/
Bu gönderiyi Instagram'da gör