Hırsızı Bile Dize Getiren O İbretlik Hikaye

Bir köyün ağası ile at hırsızı arasında geçen ve herkese ibretlik olacak o hikaye.

Bir ağanın, paha biçilmez güzellikte bir atı vardı. Bu at o kadar özel ve değerliydi ki, ağa her Cuma şehre namaz için giderken bile sadece Cuma günleri dışarı çıkarır, diğer günlerde evinde özenle saklardı. Karşı köyün ağası, bu atı almak için birçok teklif sunmuş ama ağa, ata olan düşkünlüğünden dolayı satmayı hiç düşünmemişti.

Bir gün, bir at hırsızı, karşı köyün ağasından aldığı altınları kullanarak bu muazzam atı çalmayı planladı. Hırsız, ağaya gizlice, "Ata verdiğin altınları bana ver, ben sana atı getiririm," diye teklif etti. Ağa, hırsızın planını kabul etti ve kendisi namaza gittiğinde hırsız harekete geçecekti.

Cuma günü geldiğinde, ağa atıyla namaza gitmek üzere yola çıktı. Hırsız ve bir arkadaşı, köyden biraz uzaklaştıktan sonra, yolun kenarında kendilerini yere atıp kriz geçirmiş gibi yaptılar. Arkadaş hırsızın yerine atlı ağaya yaklaşıp, "Ağam, arkadaşımın krizi tuttu, yürüyemiyor. Lütfen ata binsin, ben de hızlıca doktora koşayım," dedi.

Ağa, tüm saflığıyla, atını hırsıza teslim etti. Hırsız, atı almak için ağaya bir tekme attı ve atı çalmayı başardı. Ağa, yere düştü ve atının çalındığını fark edince, hırsıza seslendi:

“Dur, gitme! Sana o ağanın verdiği paranın iki katını vereyim ama bu kötülüğü yapma. Eğer ben köyde yaşananları herkese anlatırsam, artık kimse yolda kalan birine yardım etmez. Geri dön, bu kötülüğü insanlığa yapma.”

Hırsız, ağanın bu içten ve samimi sözleri karşısında derin bir vicdan azabı yaşadı. İçinde bulunduğu durumun ve yaptığının ne kadar yanlış olduğunu fark etti. Merhametle dolu bu sözler, onun kararını değiştirdi. Hırsız, altınları bırakıp atı geri getirdi ve köyü terk etti.

Bu olay, köyde ve çevresinde büyük bir yankı uyandırdı. Ağanın merhameti ve hırsızın vicdanı, herkese gerçek insanlığın ne demek olduğunu bir kez daha hatırlattı. Bu unutulmaz olay, insanlık için bir ders ve iyilik için bir umut ışığı oldu.