Hissettiğiniz Duygular Babaannenize Ait Olabilir!
Bazen anlam veremediğiniz duygularla kuşatıldığınız oluyor mu? Sebebini bilmediğiniz bir huzursuzluk veya kaygı duyduğunuz, kendinizi, "Neden böyle hissediyorum acaba?" diye sorgularken bulduğunuz...Bu hisler gerçekten size mi ait, yoksa tüm sevdiklerini ardında bırakıp göç etmek zorunda kalan büyükannenizin hisleri mi? Eğer böyle bir şüpheniz varsa, gerçekleşme olasılığı yüksek bir bilimsel gerçeği yaşıyor olabilirsiniz.
Genlerimiz, sadece somut özellikleri değil, soyut duyguları da nesilden nesile aktarma yeteneğine sahiptir. Bazı aile travmaları, eski fotoğraflar gibi genlerde saklanır ve uygun anı yakalayınca ortaya çıkar. Örneğin, büyükannenizin yaşadığı bir ayrılık travması, genlerine kaygı ve kaybetme korkusu olarak işlenmiş ve nesiller sonra size aktarılmış olabilir. Benzer şekilde, kendinizi değersiz hissetmenizin, öfke problemlerinizin veya sevgi açlığınızın kökeninde ebeveynlerinizin veya akrabalarınızın yaşadığı deneyimler yatabilir.
AİLE TRAVMALARININ AKTARIMI
Aile travmalarının nesiller arası aktarımı üzerine genetik, epigenetik ve psikoloji alanında çok sayıda bilimsel çalışma yapılıyor. Bu çalışmalar, aile geçmişinde ayrılık, şiddet, istismar, savaş veya ani ölüm gibi duygusal dengeyi bozan stres faktörlerinin DNA işleyişini değiştirdiğini ve bu değişikliklerin nesilden nesile kolayca aktarılabildiğini gösteriyor. Özellikle soykırım, şiddet veya savaş gibi travmatik olayları yaşamış nesillerin çocukları incelendiğinde, bu çocuklarda ve ebeveynlerinde duygusal ve davranışsal problemlerin daha sık yaşandığı rapor ediliyor. Ailede yaşanan bir intihar veya istismar olayı, üzeri kapatılmasına rağmen duygu aktarımları yoluyla sonraki nesillere ulaşabiliyor.
STRESİN GENLER ÜZERİNE ETKİSİ
Stresin genler üzerinde etkisi olduğu bilindiğinden, bu alanda birçok çalışma yapılmaktadır. Stresle ilişkili genlere bir örnek olarak CRF (kortikotropin salgılatıcı hormon reseptörü) genleri verilebilir. Depresyon ve anksiyete hastalarında bu genlerin aktivitesinin arttığı ve bu artışın kalıtsal olarak çocuklara ve torunlara aktarılabildiği gösterilmiştir. Yani, sadece annemizin değil, büyükannelerimizin de stres düzeyleri hayatımızı etkileyebilir. Bu stres kaynaklı epigenetik değişiklikler sadece anneden değil, babanın sperminden de aktarılabilir ve 2. ve hatta 3. nesilde de etkili olabilir. Babasında travma sonrası stres bozukluğu olan çocuklarda depresyon ve kronik stres görülme olasılığı daha yüksek olarak rapor edilmektedir.
BUNA MAHKUM MU OLACAĞIZ?
Peki, aileden böyle bir aktarım yaşadıysak ömrümüzü buna mahkûm olarak geçirmek zorunda mıyız? Elbette hayır. Genler kaderimiz değildir ve bu durum bir çıkmaz döngü değildir. Aksine, bu travma aktarımlarından kurtulmak mümkündür. Benzer sıkıntılar yaşadığınızı düşünüyorsanız, profesyonel yardım alabilirsiniz.