Kobe Bryant Göz Göre Göre Ölümemi Gitti
Görerek uçuş izni alan helikopterin pilotu bir anda sis içinde kaldı. Artık görmüyordu. Altında yükseltiler olacağını düşünerek hızla yükseldi. Ama bir dağın yamacında olduğunu bilmiyordu. Önce paller vurdu sonra gövde. Yakıt yüklü helikopter patladı. Her tarafa dağıldı. Dünya starı basketbolcu Kobe Bryant ve kızı Gianna Maria (Gigi)dahil 9 kişi hayatını kaybetti.
Hürriyet-gazetesinden Uğur Cebeci Kobe Bryant'ın ölümünü köşesine taşıdı teknik bilgiler verdi.
işte o yazı
Bu hep böyle oluyor. Helikopter pilotları çoğu zaman kalkacakları yerlerin meteorolojik şartlarının büyüsüne kapılıyorlar. Çıplak gözle baktıklarında uzağı hatta çok uzağı görüyorlar.
Sikorsky S-76B tipi helikopterin pilotu hava trafik kontrolörlerinden VFR uçuş izni istiyor. VFR (Visual Flight Rules), yani görerek uçuş hem kolaylarına geliyor hem de daha güvenli olduğunu düşünüyorlar. Helikopterleri IFR (Insrument Flight Rules), yani aletli uçuş için aviyonikleri yeterli olsa bile görerek uçmayı tercih ediyorlar.
Ayrıca Kobe’nin pilotu Ara Zobanyan böyle bir eğitime sahip değil. Helikopter pilotlarının çoğunun akıllarında olan önemli bir şey var. Bir terslik olursa havada durup dönebileceklerini düşünüyorlar. Sonuçta helikopter havada durabiliyor. Ama ağırlıklı olarak “Biraz daha gideyim” fikri işi faciaya sürüklüyor. Çok önemli bir teknik arıza çıkmamışsa, büyük ihtimalle Kobe ve kızı ile birlikte helikopterdekilerin hepsinin ölümüne bu davranış yanlışlığı sebep oldu. Elbette bu bütün helikopter pilotları için geçerli değil.
GÖREREK UÇACAĞIM DEDİ
Kobe Bryant ve kızı ile 6 kişiyi daha taşıyan helikopterin pilotu kokpitte tekti. N72EX tescilli Kobe Bnyant’a ait Helikopter, California John Wayne Orange Country Havalimanı’ndan 09.28’de kalktı. Saat 10.00 sıralarında facia haberi geldi. Pilot kalktıktan bir süre sonra sisin içine düştü. Hemen Hava Trafik kontrolöründen Dubark havalimanına iniş izni istedi. Konuşmalar bu havalimanı kulesine aktarılmıştı.
Kule çok alçak olduğunu söyledi. Pilot Ara 1.200 feet yükseklikten 2 bin feet’e tırmanmak istedi. Aşağıdaki yükseltilerden kaçmak için bunu yapıyordu. Ama hiçbir yeri görmüyordu. Görerek uçtuğu için ve en önemlisi radarındaki sorun nedeniyle de hava trafiğinden yardım almıyordu. Yoğun sis içinde daireler çizmeye başladı. Aşağıyı görmeye çalışıyordu. Ama sis bir duvar gibiydi. Hatta çok alçakta uçtuğu için başlangıçta fazla takip de edilemedi. Aklında kalan yüksekliklerden kaçmak isterken hiçbir şeyin görülmediği sisin ortasında bir dağa çok fazla yanaşmıştı. Helikopterin bir yere temas etmesinden sonra toparlanması çok zordur.
Yükselip her ihtimalden kaçayım derken 1700 Feet’te bir kayaya dokunduğu an denge kayboldu. İlk bilgilere göre araç hızla yere çarptı ve alev topuna döndü. Hava trafik kontrolü ile irtibat tamamen kesilmişti. 8 dakikada itfaiye olay yerine gittiğinde helikopterden geriye kalan çevreye dağılmış küçük parçaları buldular. 1 saat süren çalışma ile yangın söndürüldü. Pilot dahil 9 kişi yanarak hayatlarını kaybetmişlerdi.
NE DİYORLAR NE DİYORLAR
Geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da yine bir Sikorsky S 76 helikopterinin pilotu Atatürk Havalimanı’ndan yine görerek uçuş izni isteyerek kalkmıştı. Ama havalimanı yakınında kat ediş sırasında sisin göbeğine düştü. Pilot hiçbir yeri görmüyordu. Aklında kalan yükseltilerden kaçırmaya çalışıyordu. Süratini düşürmedi.
Ve gidip Büyükçekmece’deki bir kuleye çarptı. Kurtulan olmadı. Çok uzun yıllardır SancakAir helikopter şirketini yöneten ve kendisi de helikopter pilotu olan Mustafa Bayrak diyor ki; “Görerek uçuş sonrası meydana gelen bu tip kazalara bakın hepsinde pilotlar aynı hatayı yapmışlardır. Bütün kaza raporlarını incelerim. Gördüğüm, durum hep aynı. Görerek uçuş izni alıyorlar, sonra birden kendilerini göz gözü görmeyen bir ortamın içinde buluyorlar.
Tabii o tip şartlardan çıkmak çok zor.” Bir başka helikopter pilotu ve Genel Havacılık Şirketi ortaklarından Ali Sülyak da aynı fikirde. Ali Sülyak, “Hep görüyoruz; böyle durumlarda pilotlar şartları zorluyorlar. Biraz daha gidelim, biraz daha gidelim derken bir yere vurduklarını görüyoruz. Bu biraz da helikopter pilotlarının hastalığı... Helikopter sonuçta havada durabilen bir araç... Bir terslik anında durur, döneriz diye düşünüyorlar. Ama zaman olmuyor. Sanırım Kobe’nin bulunduğu helikopter eski bir model . Bazı avioniklerin olmadığını düşünüyorum. Pilotun da IFD yetkisi yok. Eğitimi de yok diye düşünüyorum.”
Bütün bunlardan başka bir de pilotlar hep üzerlerinde bir baskı hissediyorlar. Kalktıktan sonra taşıdıkları insanları mutlaka belirlenen yere götürmeye çalışıyorlar. Yoldan dönmek, uçuştan vazgeçmek kolay olmasına rağmen ‘biraz daha gidelim’ hastalığına tutuluyorlar. Hemen helikopter kazasıda pilotların kendi kendilerine yarattıkları psikolojik baskı incelemelerde belirleniyor.
Sikorsky helikopter devi Sikorsky helikopter devi HEM askeri hem sivil helikopter dünyasında Sikorsky, bir dünya devi. Binlerce helikopter şuanda dünyanın çeşitli yerlerinde uçuyor. Askeri modelleri çatışmaların içinde... Uzunluğu 20 metreye yakın. İki motorlu ve boş ağırlığı 499 kilo. Yakıt ve yolcu ile azami kalkış ağırlığı 11 tonu geçiyor. Seyir hızı saatte 296 km. Menzili ortalama 592 Km. Azami 5790 metreye kadar yükselebiliyor. Sivil modelinin bir önceki neslinin fiyatı ortalama 13-15 milyon dolar civarında. Türkiye’de de hem askeri hem sivil modelleri var.
SİKORSKY İLE ÇOK UÇTUM
En uzun uçuşumu Amerika’da Stratfort’daki fabrikadan Pensilvanya’daki fabrikaya yaptım. Bindiğim helikopter bir S 76 modeliydi. Kadın bir pilotla yerden 400 metre yüksekten uçuş çok keyifliydi. Hava açıktı. Gerçekten görerek uçuş şartlarının tümüne sahipti. Stratfort’daki fabrikada işin mucidi Igor Sikorsky’nin çalışma odasına girdim. Hatta şapkasını taktım. 1919 yılında Kiev’den ayrıldıktan sonra Amerika’ya göç eden Igor önce bir uçak yapmıştı.
Ama uçak ilk uçuşunda ormana düşmüş, ağaçların dallarını biçmişti. Odasının bir kenarında, kitaplığın üzerinde hala o dallar duruyordu. 26 Ekim 1972’de 83 yaşında ölen Igor Sikorsky dünyanın en gelişmiş helikopterlerini yaptı. Hem askeri hem de sivil piyasanın lideri oldu. Ölümünden sonra ikinci evliliğinden olan büyük oğlu Sergei işleri devraldı. O da çıtayı yükseltti.
1919 yılında Amerika’ya göç eden Igor hayatı boyunca havacılıkla uğraştı. Kiev’de yaşarken ilk helikopterini üç silindirdi bir motosiklet motoru ile yapmıştı.
Harika bir insandı Harika bir insandı KOBE ile yollarımız üç kez kesişti. İngiltere’nin Manchester kentinde Manchester United’in bir maçılı birlikte izledik. THY’nin sponsor olduğu ünlü basketçiyi bulunduğum locada birden yanımda oturur buldum. Birlikte önce birşeyler yedik. Çok az yiyordu. Sonra eline bir kola kutusu aldı. Cam şişelerden almadı. Sanırım kutu kolanın sponsoruymuş. Maç boyunca bütün çoşkuları kontrollüydü.
Loca’da bulunan bütün THY görevlileri ve gazetecilerle konuştu. Son derece sempatikti. Öyle dünya çapında bir basketçi, büyük paralar kazanmış bir adam havası yoktu. Alabildiğine samimiydi ve sahiciydi. Sonra bir kez de THY’nin Los Angeles seferinin açılışı nedeniyle verilen bir davette karşılaştım. Los Angeles’de bir salonda ki davetteydi. Sahnede Kenan Doğulu vardı. Birden Kobe’de sahneye çıktı ve davul çalmaya başladı. Çok sempatikti ve alkıştan salonda yıkıldı. Sonuncusu yani son karşılaşmam Washington D.C’de stadyumda oldu. Yine bir futbol maçı vardı. O da bir penaltı attı. Yine herkesin elini sıktı, isteyenlerle fotoğraf çektirdi. Kimseyi kırmadı. Geri çevirmedi. Şimdi hatırladıkça yüzündeki o sevgi dolu ifadeyi, alçak gönüllülüğünü insan çok daha fazla üzülüyor.