Trump'ın Amacı Ne?
Joe Biden seçimden zaferle çıkan taraf olurken, Donald Trump ayak diremeye devam ediyor. Seçimi kaybetmediğini iddia ediyor. Bundan sonra neler olur? Türkiye ile Amerika ilişkileri nasıl devam eder? Zafer Arapkirli'nin sorularını Razi Canikligil sizler için cevaplıyor.
Amerika gündemde iki önemli haber var bu aralar. Biri Savunma Bakanı Mark Esper’in Trump tarafından görevden alınması, diğeri ise James Jeffrey’nin emekli olması. Bunlar önemli gelişmeler olarak sayılabilir mi? Yoksa zaten gidici olan Trump’ın son tasarrufları olarak mı değerlendirilmeli?
Razi Canikligil, üzerinde durulmaması gereken konular olarak değerlendiriyor durumu. James Jeffrey’nin zaten çok yaşlandığını söylüyor. Mark Esper’in ise seçim günü istifası cebinde şeklinde çıkan haberleri hatırlatarak, Trump ile arasında George Floyd olaylarında çıkan gerginlik nedeniyle problem yaşandığını belirtiyor. Trump göstericilerin üzerine asker göndermişti ve Esper buna itiraz ederek askerleri kışlaya çağırmıştı.
İkili arasında zaten Türkiye barış operasyonu konusunda da büyük görüş ayrılıkları yaşandığını söylüyor Canikligil. Trump Türkiye’nin tezini desteklerken, Esper Türkiye’yi şiddetle eleştirmişti.
Canikligil’e göre siyasi ve politik amaçla bunu kullanmak için istifası cebinde denmesine rağmen kovulmayı kendi istedi Esper. Yani neticede ayrılması beklenen bir şeydi.
Geçtiğimiz hafta nefes nefese bir yarış izledik. Biden ve Trump arasındaki sayımın haftalar sürebileceği, itiraz sürecinin de aylar sürebileceği söyleniyordu. Oysaki öyle olmadı ve Biden kısa sürede zaferini ilan etti. Trump’ın ise attığı Tweet’lerden gitmeye pek niyetli olmadığı, ayak direyecek gibi görünüyor. Bu geçiş sürecinde nasıl sancılar yaşanabilir?
Canikli’ye göre hiçbir sorun yaşanmayacak bu konuda. Trump’ın buradaki amacının kendi tabanına yenilmediğini, seçimin elinden çalındığı fikrini aşılamak diyor. Postayla kullanılan oyların yüzde 70’inin Demokratlara gideceğini bilen Trump, bunun yolunu en başından yapmaya başlamıştı. Postayla oy kullanımının sahtekarlıklara yol açacağını söyleyip duruyordu. Halbuki her seçimde yapılan bir uygulama.
‘Ben bu seçimi kaybetmem, uykucu Biden ancak hile ile alır.’ mesajı verdi. Ancak hile yapıldığına dair bir belge de sunamadı. Ama kendi tabanında bir algı oluşturmak istiyor.
Bir de Canikligil, Trump’ın 2016’ya göre oyunu arttırdığına dikkat çekiyor. Trump devamlı ‘Medya ve senato hep benim üzerime geldi, Rusya soruşturmasıyla bana nefes aldırmadılar. Üzerine korona oldu. Bunlar yüzünden beni çalıştırmadılar’ şeklinde tekrar tekrar açıklama yaptığı için seçmeninin gözünde gerçekten bir algı oluşmuş ki bu sene daha fazla oy aldı. Trump bunun farkında.
Aslında seçimi kaybettiğini biliyor ve Beyaz Saray’dan ayrılacak. Ancak öncelikle bu fikrin kendi tabanının bilincine yerleşmesini istiyor. Çünkü 2022 ara seçimlerinde Trump baskın olmaya devam edecek. 2024’te de seçimler var ve Biden’ın seçime girip kazanması neredeyse imkansız görünüyor. Kamala Harris’in ise etkili olamayacağı da ortada. Dolayısıyla Trump’ı önümüzdeki yıllarda da Amerikan siyasetinde çok aktif olarak göreceğiz. Hatta oğlunun siyasetteki önünü açıyor.
Trump’ın ağzından çıkan her laf tekzip ediliyor. Bu daha önce hiçbir Amerikan Başkanı’nın başına gelmiş bir durum değil. Sürekli ne söylese ‘yalan söylüyor bu adam’ muamelesi görüyor. Hiçbir politikacı için tercih edilecek bir durum değil. Bu nereye kadar gidecek böyle?
Bunu çok basit bir örnekle açıklayan Canikligil, Trump’ın ilk büyük vaadinin Meksika sınırına duvar örmek olduğunu hatırlatarak, Meksika ile sınırı olan California’da kaybettiğini söylüyor. Arizona’yı da kaybetti. Teksas’ta ise çok büyük oy kaybına uğradı. Demek ki o duvara sınırı olan eyaletler buna pek güvenmedi. Neticede New York’ta yaşayanların sorunu değil.
Yani Trump göstermelik ve sembolik vaatlerde bulundu bu da Amerika’yı büyütmedi.
Biden’ın seçilmesi sıırdışına nasıl etki edecek? Özellikle de bizim ülkemizle ilişkilere nasıl yansıyacak?
Amerika’yı büyüteceğini söyleyen Trump, orduya 4 trilyon dolar harcayarak yeni denizaltılar, yeni savaş gemileri, yeni füzeler aldı ve hatta nükleer silahlar bile yenilendi diyor Canikligil. Cumhuriyetçi Parti her zaman askeri gücünü gösteren partiydi. Bölgemizdeki bütün savaşların başlangıcında Cumhuriyetçi Parti vardı. Körfez Savaşı, Irak Savaşı ve Afganistan Savaşı gibi.
Türkiye ile ilişkilere gelince, Trump’ın Türkiye tezini her zaman savunduğunu ve bizimle ilişkilerinin farklı olduğunu söylüyor. Ancak Trump’ın yönetimi bu tezlerin hepsine karşı çıktı. Mesela Biden Türkiye’ye geldiği zaman bir gazeteci ‘Obama neden Fetö’yü vermiyor?’ diye sorduğunda Biden ‘Bunu Amerika Başkanı yapamaz. Bizim ülkemizde yasalar var. Buna ancak Federal Mahkeme karar verebilir. Bunu Başkan tek başına yapmaya kalkarsa Yüce Divan’da yargılanır.’ demişti.
Ama Trump’a baktığımızda, bu işe aktif olarak müdahil olduğunu gördük. Özellikle Halkbank davasını engellemeye çalıştı. Bununla ilgili 2 bakanı görevlendirdi, hatta New York’ta 2 başsavcıyı da görevden aldı. Aynı şekilde Fetö ve Zahrab’ın iadesi için de çaba gösterdiğini gördük. Fakat bunların hiçbiri gerçekleşemedi. Sonuçta Biden haklı çıktı. Bu tür kararları Başkan tek başına veremiyor Amerika’da.
Özetle Biden yönetiminde de her iki konuda durumun ülkemiz açısından aynı devam edeceği yönünde görüş bildiriyor Canikligil. Yine Fetö iade edilmeyecek diyor. Halkbank davasında ise bir anlaşma olacağını düşünüyor. Bir pazarlıkla uzlaşılacağını söylüyor.
Onun dışında her ne kadar Biden olumsuz konuşmuş olsa da, Erdoğan ile arası iyi. Her defasında birbirlerine sarılıyorlar. Biden yine el uzatacaktır diye görüş bildiriyor Canikligil.
KAYNAK: KRTkulturTV