Ünlü Türk Genetikçi Hande Özdinler'in Kaleminden: "Anneler Asla Ölmez"

Amerika Birleşik Devletleri'nin Illinois eyaletinde bulunan Chicago kentinde yaşayan ünlü Türk genetikçi Prof. Dr. Hande Özdinler, annesinin vefatının ardından kaleme aldığı yazısıyla, kaybın ardından bir insanın içindeki yaşam gücünün nasıl sonsuza dek devam ettiğini anlattı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Illinois eyaletinde bulunan Chicago kentinde yaşayan ünlü Türk genetikçi Prof. Dr. Hande Özdinler, annesinin vefatının ardından kaleme aldığı yazısıyla, kaybın ardından bir insanın içindeki yaşam gücünün nasıl sonsuza dek devam ettiğini düşündürdü. Özdinler'in yazısı, sadece biyolojik değil, duygusal bir mirasın da nesiller boyu sürdüğünü gözler önüne serdi.

Hande Özdinler, annesinin cenaze sürecini anlatırken, fiziksel ölümün, ölümsüzlük anlamına gelmediğini vurguladı. "Annemi kaybettim, ama onun mitokondrisi bende kaldı" diyerek, annesinin ölümünün ardından, bilimsel bir bakış açısıyla içindeki enerjiyi ve annesinin yaşam gücünü nasıl taşıdığını paylaştı.

“Mitokondrisi Bende Kaldı”

Özdinler yazısında, mitokondrinin "hücreye enerji veren, canlı olmanın temelini sağlayan organel" olduğunu belirterek, bu organelin anneden çocuğa geçtiğini açıkladı. Mitokondrinin babadan değil, sadece anneden miras kaldığını hatırlatan Özdinler, annesinin fiziksel olarak kaybolmuş olsa da, her hücresinde annesinin mitokondrisinin izlerinin kaldığını ifade etti.

"Mitokondri, her hücremde annemin yaşam gücünün izlerini taşıyor. Her nefeste, her kalp atışımda, her hareketimde onun enerjisini hissediyorum," diyen Özdinler, kaybedilenin aslında hiç kaybolmadığını, annelerinin bizlere aktardığı bu yaşam gücünün ölümsüz olduğunu vurguladı.

Annelerimizin Sonsuz Etkisi

Özdinler, annelerinin çocuklarına bıraktığı mirasın sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal ve biyolojik bir sürekliliğe sahip olduğunu belirtti. Genetik mirasın, bir annenin enerjisinin, çocuklarına mitokondri aracılığıyla aktarıldığını anlatan Özdinler, bu bağın insanlık tarihinin derinliklerine kadar uzandığını ifade etti.

“Annem, her kadın gibi, bana hayat enerjisini verdi. Her kadın, mitokondrisini çocuğuna armağan eder ve bu, annelerimizin yaşam enerjisinin nesiller boyu devam etmesini sağlar," diyerek, annelerin biyolojik mirasının, zamanla daha da değer kazandığını söyledi.

Özdinler, mitokondri DNA’sının yalnızca anneden geldiğini ve bu nedenle insanlık tarihinin izlerinin anneler üzerinden takip edilebildiğini de hatırlattı. İnsanlık tarihi ve atalarımız üzerine yapılan araştırmaların, erkek değil, kadının soyuna bakarak yapıldığını belirten Özdinler, “Annelerimizden gelen mitokondri DNA’sı, kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi anlatan bir harita gibi” dedi.

"Annem Ölmedi"

Son olarak, annesinin kaybı üzerine derin bir hüzün içinde olmasına rağmen, Özdinler yazısının sonunda umutlu bir mesaj verdi. “Annem gitti, ama onun mitokondrisinin gücü, her zaman benimle olacak. Annem ölmedi, çünkü annemin mitokondrisi bende kaldı,” diyerek, kaybın ardından hayatın nasıl devam ettiğine dair güçlü bir mesaj verdi.