Berkeley'e Bursla Giren Bir Türk Kızı: Nilsu Çelikel
Nilsu Çelikel, UC Berkeley Üniversitesi’nden bu sene Mayıs ayında tarih ve siyasi bilimler okuyarak mezun olmuş başarılı bir gencimiz. Şu an pandemiden ötürü İstanbul’da bulunan Nilsu, Ekim ayında Oxford Üniversitesi’nde yüksek lisansa başlayacak.
![Berkeley'e Bursla Giren Bir Türk Kızı: Nilsu Çelikel](https://www.ajans11.net/images/haberler/2020/08/berkeley-e-bursla-giren-bir-turk-kizi-nilsu-celikel.jpg)
15 Ağustos 2020 - 09:35
Birleşik Dünya Kolejleri
Nilsu Çelikel, 16 yaşında 10. sınıf öğrencisiyken United World College (UWC) Birleşik Dünya Kolejleri’nden haberdar olup ailesine okuduğu liseyi bırakıp buraya gitmek istediğinden bahsetmiş. Ailesinin de desteğiyle, dünyanın 4 kıtasında 18 adet bulunan UWC kolejlerinin Türkiye komitesine müracaat edip 3 aşamalı sınavdan geçmiş. Sonuç olarak Kanada’daki okula girmeye hak kazanmış. Sisteme göre hangi okula uygun görülürseniz sizi oraya seçtiklerini anlatan Nilsu, İsviçre’dekine de ya da Hong Kong’takine de seçilebileceğinizi söylüyor. Sınavda tıpkı üniversitelere müracaattaki gibi önce bol bol kendinizi anlattığınız kompozisyonlar yazdırdıklarını ve yazılı sınavlardan geçtiğinizi son olarak da sözlü mülakatların yapıldığını anlatıyor Nilsu.
UWC, dünyanın hem lise hem de sivil toplum örgütü olan tek kuruluşu. Misyonları, barış içinde sürdürülebilir bir gelecek için insanları, milletleri ve kültürleri birleştiren uluslararası bir eğitim kurumu olmak. Okul sisteminin başkanı vefatına kadar Nelson Mandela imiş, şimdi ise Ürdün Kraliçesi Nur. Yani barışı temsil eden kimlikleri seçiyorlar. Öğrencileri de buna göre seçiyorlar. 155 ülkede milli komitesi olan kurum, sadece komitelerin sınavları aracılığıyla öğrenci alıyor. Öğrencilerin başta sosyo ekonomik yapıları olmak üzere bu sınavlar dışında hiçbir şeyi önemsemediklerini anlatan Nilsu, kendisi gibi, öğrencilerin yüzde 70’inin bursla okuduğunu anlatıyor. Eğitimin de son derece eşit olduğundan bahseden Nilsu’ya göre böylelikle hiçbir öğrenci kendisini kötü hissetmiyor.
Nilsu’nun Kanada’da okuduğu okul orman içindeymiş. Şehir merkezine ulaşım 2 saat alıyormuş. Bunun nedeni de farklı kültürlerden bireylerin kaynaşmasını sağlamakmış. 100 farklı milletten öğrenci bir arada yaşamanın güzel bir tecrübe olduğunu anlatıyor. Geyiklerin, ayıların ve dağ aslanlarının arasında okumuşlar. Tanzanya Vietnam ve Bosna Hersekli oda arkadaşları olmuş. O okuldaki tek Türk kendisiymiş.
Hiç İngilizce bilmeyen öğrencilerin de alındığından bahseden Nilsu, illa ki İngilizce bir sınava girildiğini söylüyor ama Şili’li bir arkadaşını örnek veriyor; sıfır İngilizce ile gelip orada 2 sene içinde şakır şakır konuşmaya başlamış. Ayrıca kendi döneminde Giresun ve Samsun’dan da başka okullara öğrenci seçilmiş.
UWC okulları mezunlarına IB (International Baccalaureate) diploması; yani Uluslararası Bakalorya Diploması veriyor. Bu, tüm dünyada kabul gören bir diploma sistemi. Bu diplomayla dünyanın her üniversitesine girilebiliyor. 2 sene eğitim veren okul mezun olunca size IB veriyor bu sayede üniversitelere burslu bir şekilde girebiliyorsunuz.
Okulda derslerin dışında okul sonrası aktivitelerinden bahseden Nilsu bu kapsamda kendisinin yaşlılara servis yaptığını anlatıyor. Su sporları kulüplerinde de yer almış. Ormanda köy aktiviteleri de yapmışlar. Bunun dışında okulu da öğrencilerin temizlediğini, bulaşıkları da öğrencilerin yıkadığını anlatan Nilsu’yu annesi emin olup olmadığı konusunda uyarmış.
UC Berkeley’e Nasıl Girdi?
Nilsu, UWC’nin Kanada’daki okulundan mezun olmak üzere iken üniversiteleri araştırmaya başlayıp okulun danışmanından fikir almak istemiş fakat seçtiği okullara giremeyeceği yönünde bir cevap alınca daha çok hırslanmış. Bu tür kötü yönlendirmelere kanıp asla pes edilmemesi kanısında.
Nilsu da Amerika’daki üniversitelerden birine girmek için SAT ve ACT sınavlarını incelemiş. SAT sınavlarında kullanılan İngilizce dilinin çok zor olmasından ötürü o da ACT’ye girmeye karar vermiş. Türk öğrencilerin matematik ve fende daha başarılı olduğu kanısında. Bu sayede buradan daha yüksek bir puan alınabilir diyor. Mutlaka bu sınavdan yüksek not alınması gerektiğini çünkü müracaatlarda SAT ya da ACT notu yüksek olmayanları direkt elediklerini söylüyor. Tabii öncesinde TOEFL’a girmiş. 100 civarı puan almanız yeterli diyor.
En önemli kısım yine kendinizi anlattığınız kompozisyon ve resume hazırlama aşaması. Çünkü birçok kişi gibi Nilsu da sizi diğerlerinden ayıracak en önemli unsurun bu mektup ve resume olduğu kanısında. Kendinizi anlattığınız bu mektupta hedefleriniz ve okula neler katacağınız önemli bilgiler arasında. Yaptığınız aktivitelerin de sıradan, klişe değil; ilginç olması çok önemli. Mesela Nilsu, UWC Kanada’da okurken 6 farklı ülkeden arkadaşlarıyla 2015 yılında tam da patlamadan 2 hafta önce Suruç’a gidip yardım projelerine katılmış. Bu, okul başvurusunda çok ilginç ve iyi bulunduğundan şansı yükselmiş. Zaten Kanada’da da kendisiyle bir radyo kanalı röportaj yapmış o zamanlar.
Bu sayede ACT notu aşırı yüksek olmamasına rağmen UC Berkeley Üniversitesi’nden erken kabul almayı başarmış hem de 100.000 kişi arasından ilk 1000’e girerek. Üniversitenin kabul ofisinde kendisine Berkeley’in SAT ya da ACT notlarının yüksekliği yerine tecrübeye önem verdiklerini; çünkü ‘ivy league’lerde her öğrencinin aynı imkanlara sahip olmadıklarını düşündüklerini söylemişler. Bu sebeple Nilsu, kendisini ön plana çıkaran şeyi yaşadığı Suruç tecrübesine ve mektubunu iyi hazırlamış olmasına bağlıyor. Berkeley hem liberal bir üniversite olduğu hem de eşitsizliklere karşı olduğu için böyle bir sistemle öğrenci seçtiği kanısında.
Berkeley’de Kampüs Hayatı
Devlet üniversitesi olduğu için insanı çok zorlayan bir sistemleri olduğunu düşünen Nilsu burada kulübe girmek için bile sınavlar ve mülakatlardan geçtiğini anlatıyor. Özellikle Asyalı öğrenci popülasyonu yüzde 70’lere vardığı için Asyalılar çok fazla rekabete yönelik hareket eden bir kitle olduğundan sizin de kendinizi bir yarışın içinde bulduğunuzdan ve bunun çok yıpratıcı olduğundan bahsediyor. Bazı öğrencilerin kaldıramayıp psikolojik sorunlar yaşadığını anlatıyor. Ancak bu durum ABD’deki birçok üniversitede yaşanıyor.
Bunun dışında prestiji çok yüksek ve yüksek lisansa kabul edilmenizde tercih edilen bir okul. Hatta iş bulmanızda da çok etkili bir yer diyor.
Üniversite seçerken sırf isme göre seçim yapmanın hata olduğunu asıl nerede mutlu ve rahat hissedebileceğinizi nerede daha rahat öne çıkabileceğinizi düşünerek seçim yapın diyor.
San Francisco ve Oakland Tehlikeli Mi?
San Francisco, California’yı güzel sahilleri olan, ünlüleri görebileceği, sıcak ve cazibeli bir yer olarak hayal ederken; evsizlerin ve uyuşturucu satıcıların, bağımlıların cirit attığı, şırıngaların yerlerde gezdiği bir yerle karşılaşınca çok şaşırmış. Silikon Vadisi denen bu yerde teknoloji nerede, temizlik nerede diye sorgulamaya başlamış. İstanbul’da bile telefon telleri artık yerin altına alınmışken burada gökyüzünün karmakarışık tellerle çevrili olması onu çok şaşırtmış.
Ama en çok da güvenlik konusu Nilsu’yu zorlamış; çünkü sadece üniversitenin bulunduğu San Francisco Bay Area değil tüm California hatta Los Angeles’ın bile tehlikeli olduğundan bahsediyor. Akşamları saat 20.00-21.00’den sonra tek başına yürümekten korktuğunu anlatıyor. Buradaki polis sistemine göre polisten her akşam cep telefonlarına gelen silahlı soygun mesajlarından bahseden Nilsu, bazı arkadaşlarının da bizzat buna maruz kaldığını ve akşamlar dışında gündüz bile hatta kampüsün içinde bile bu saldırıların gerçekleştiğini anlatıyor.
Aile ve Öğrencilere Tavsiyeleri…
Ailelere çocuklarını her koşulda destekleyip ellerinden ne geliyorsa yapmalarını ve okul sürecinde koşulsuz bol sevgi göstermelerini öneriyor.
Öğrencilere ise; hedef belirleyip koşullar ne olursa olsun pes etmeyin diyor. Yazları staj yapmayı özellikle de sosyal sorumluluk projelerinde yer almalarını öneriyor. Herkesin yaptıklarından farklı şeylerle ilgilenmelerini tavsiye ediyor; çünkü kendi hikayesinde ki gibi bu durumun onları diğerlerinden ayıracağının altını çiziyor.
KAYNAK: Kariyer Kılavuzu
Nilsu Çelikel, 16 yaşında 10. sınıf öğrencisiyken United World College (UWC) Birleşik Dünya Kolejleri’nden haberdar olup ailesine okuduğu liseyi bırakıp buraya gitmek istediğinden bahsetmiş. Ailesinin de desteğiyle, dünyanın 4 kıtasında 18 adet bulunan UWC kolejlerinin Türkiye komitesine müracaat edip 3 aşamalı sınavdan geçmiş. Sonuç olarak Kanada’daki okula girmeye hak kazanmış. Sisteme göre hangi okula uygun görülürseniz sizi oraya seçtiklerini anlatan Nilsu, İsviçre’dekine de ya da Hong Kong’takine de seçilebileceğinizi söylüyor. Sınavda tıpkı üniversitelere müracaattaki gibi önce bol bol kendinizi anlattığınız kompozisyonlar yazdırdıklarını ve yazılı sınavlardan geçtiğinizi son olarak da sözlü mülakatların yapıldığını anlatıyor Nilsu.
UWC, dünyanın hem lise hem de sivil toplum örgütü olan tek kuruluşu. Misyonları, barış içinde sürdürülebilir bir gelecek için insanları, milletleri ve kültürleri birleştiren uluslararası bir eğitim kurumu olmak. Okul sisteminin başkanı vefatına kadar Nelson Mandela imiş, şimdi ise Ürdün Kraliçesi Nur. Yani barışı temsil eden kimlikleri seçiyorlar. Öğrencileri de buna göre seçiyorlar. 155 ülkede milli komitesi olan kurum, sadece komitelerin sınavları aracılığıyla öğrenci alıyor. Öğrencilerin başta sosyo ekonomik yapıları olmak üzere bu sınavlar dışında hiçbir şeyi önemsemediklerini anlatan Nilsu, kendisi gibi, öğrencilerin yüzde 70’inin bursla okuduğunu anlatıyor. Eğitimin de son derece eşit olduğundan bahseden Nilsu’ya göre böylelikle hiçbir öğrenci kendisini kötü hissetmiyor.
Nilsu’nun Kanada’da okuduğu okul orman içindeymiş. Şehir merkezine ulaşım 2 saat alıyormuş. Bunun nedeni de farklı kültürlerden bireylerin kaynaşmasını sağlamakmış. 100 farklı milletten öğrenci bir arada yaşamanın güzel bir tecrübe olduğunu anlatıyor. Geyiklerin, ayıların ve dağ aslanlarının arasında okumuşlar. Tanzanya Vietnam ve Bosna Hersekli oda arkadaşları olmuş. O okuldaki tek Türk kendisiymiş.
Hiç İngilizce bilmeyen öğrencilerin de alındığından bahseden Nilsu, illa ki İngilizce bir sınava girildiğini söylüyor ama Şili’li bir arkadaşını örnek veriyor; sıfır İngilizce ile gelip orada 2 sene içinde şakır şakır konuşmaya başlamış. Ayrıca kendi döneminde Giresun ve Samsun’dan da başka okullara öğrenci seçilmiş.
UWC okulları mezunlarına IB (International Baccalaureate) diploması; yani Uluslararası Bakalorya Diploması veriyor. Bu, tüm dünyada kabul gören bir diploma sistemi. Bu diplomayla dünyanın her üniversitesine girilebiliyor. 2 sene eğitim veren okul mezun olunca size IB veriyor bu sayede üniversitelere burslu bir şekilde girebiliyorsunuz.
Okulda derslerin dışında okul sonrası aktivitelerinden bahseden Nilsu bu kapsamda kendisinin yaşlılara servis yaptığını anlatıyor. Su sporları kulüplerinde de yer almış. Ormanda köy aktiviteleri de yapmışlar. Bunun dışında okulu da öğrencilerin temizlediğini, bulaşıkları da öğrencilerin yıkadığını anlatan Nilsu’yu annesi emin olup olmadığı konusunda uyarmış.
UC Berkeley’e Nasıl Girdi?
Nilsu, UWC’nin Kanada’daki okulundan mezun olmak üzere iken üniversiteleri araştırmaya başlayıp okulun danışmanından fikir almak istemiş fakat seçtiği okullara giremeyeceği yönünde bir cevap alınca daha çok hırslanmış. Bu tür kötü yönlendirmelere kanıp asla pes edilmemesi kanısında.
Nilsu da Amerika’daki üniversitelerden birine girmek için SAT ve ACT sınavlarını incelemiş. SAT sınavlarında kullanılan İngilizce dilinin çok zor olmasından ötürü o da ACT’ye girmeye karar vermiş. Türk öğrencilerin matematik ve fende daha başarılı olduğu kanısında. Bu sayede buradan daha yüksek bir puan alınabilir diyor. Mutlaka bu sınavdan yüksek not alınması gerektiğini çünkü müracaatlarda SAT ya da ACT notu yüksek olmayanları direkt elediklerini söylüyor. Tabii öncesinde TOEFL’a girmiş. 100 civarı puan almanız yeterli diyor.
En önemli kısım yine kendinizi anlattığınız kompozisyon ve resume hazırlama aşaması. Çünkü birçok kişi gibi Nilsu da sizi diğerlerinden ayıracak en önemli unsurun bu mektup ve resume olduğu kanısında. Kendinizi anlattığınız bu mektupta hedefleriniz ve okula neler katacağınız önemli bilgiler arasında. Yaptığınız aktivitelerin de sıradan, klişe değil; ilginç olması çok önemli. Mesela Nilsu, UWC Kanada’da okurken 6 farklı ülkeden arkadaşlarıyla 2015 yılında tam da patlamadan 2 hafta önce Suruç’a gidip yardım projelerine katılmış. Bu, okul başvurusunda çok ilginç ve iyi bulunduğundan şansı yükselmiş. Zaten Kanada’da da kendisiyle bir radyo kanalı röportaj yapmış o zamanlar.
Bu sayede ACT notu aşırı yüksek olmamasına rağmen UC Berkeley Üniversitesi’nden erken kabul almayı başarmış hem de 100.000 kişi arasından ilk 1000’e girerek. Üniversitenin kabul ofisinde kendisine Berkeley’in SAT ya da ACT notlarının yüksekliği yerine tecrübeye önem verdiklerini; çünkü ‘ivy league’lerde her öğrencinin aynı imkanlara sahip olmadıklarını düşündüklerini söylemişler. Bu sebeple Nilsu, kendisini ön plana çıkaran şeyi yaşadığı Suruç tecrübesine ve mektubunu iyi hazırlamış olmasına bağlıyor. Berkeley hem liberal bir üniversite olduğu hem de eşitsizliklere karşı olduğu için böyle bir sistemle öğrenci seçtiği kanısında.
Berkeley’de Kampüs Hayatı
Devlet üniversitesi olduğu için insanı çok zorlayan bir sistemleri olduğunu düşünen Nilsu burada kulübe girmek için bile sınavlar ve mülakatlardan geçtiğini anlatıyor. Özellikle Asyalı öğrenci popülasyonu yüzde 70’lere vardığı için Asyalılar çok fazla rekabete yönelik hareket eden bir kitle olduğundan sizin de kendinizi bir yarışın içinde bulduğunuzdan ve bunun çok yıpratıcı olduğundan bahsediyor. Bazı öğrencilerin kaldıramayıp psikolojik sorunlar yaşadığını anlatıyor. Ancak bu durum ABD’deki birçok üniversitede yaşanıyor.
Bunun dışında prestiji çok yüksek ve yüksek lisansa kabul edilmenizde tercih edilen bir okul. Hatta iş bulmanızda da çok etkili bir yer diyor.
Üniversite seçerken sırf isme göre seçim yapmanın hata olduğunu asıl nerede mutlu ve rahat hissedebileceğinizi nerede daha rahat öne çıkabileceğinizi düşünerek seçim yapın diyor.
San Francisco ve Oakland Tehlikeli Mi?
San Francisco, California’yı güzel sahilleri olan, ünlüleri görebileceği, sıcak ve cazibeli bir yer olarak hayal ederken; evsizlerin ve uyuşturucu satıcıların, bağımlıların cirit attığı, şırıngaların yerlerde gezdiği bir yerle karşılaşınca çok şaşırmış. Silikon Vadisi denen bu yerde teknoloji nerede, temizlik nerede diye sorgulamaya başlamış. İstanbul’da bile telefon telleri artık yerin altına alınmışken burada gökyüzünün karmakarışık tellerle çevrili olması onu çok şaşırtmış.
Ama en çok da güvenlik konusu Nilsu’yu zorlamış; çünkü sadece üniversitenin bulunduğu San Francisco Bay Area değil tüm California hatta Los Angeles’ın bile tehlikeli olduğundan bahsediyor. Akşamları saat 20.00-21.00’den sonra tek başına yürümekten korktuğunu anlatıyor. Buradaki polis sistemine göre polisten her akşam cep telefonlarına gelen silahlı soygun mesajlarından bahseden Nilsu, bazı arkadaşlarının da bizzat buna maruz kaldığını ve akşamlar dışında gündüz bile hatta kampüsün içinde bile bu saldırıların gerçekleştiğini anlatıyor.
Aile ve Öğrencilere Tavsiyeleri…
Ailelere çocuklarını her koşulda destekleyip ellerinden ne geliyorsa yapmalarını ve okul sürecinde koşulsuz bol sevgi göstermelerini öneriyor.
Öğrencilere ise; hedef belirleyip koşullar ne olursa olsun pes etmeyin diyor. Yazları staj yapmayı özellikle de sosyal sorumluluk projelerinde yer almalarını öneriyor. Herkesin yaptıklarından farklı şeylerle ilgilenmelerini tavsiye ediyor; çünkü kendi hikayesinde ki gibi bu durumun onları diğerlerinden ayıracağının altını çiziyor.
KAYNAK: Kariyer Kılavuzu
YORUMLAR