Erbakan Malkoç'un Amerika'ya Uzanan Başarısı
Maddi imkansızlıklardan ötürü sadece ilkokulu okuyup devam edemeyen Erbakan Malkoç, hayallerinin peşinden koşmayı başarıp, 'yapamazsın' diyenlere kulağını kapadığı için, bugün dünyanın en büyük otomobil üreticilerinin otomobillerini dönüştürüp, onlara daha yüksek fiyata satan bir girişimci. Onun başarı dolu hayat öyküsü herkese ilham kaynağı olacak türden.

30 Kasım 2020 - 20:29 - Güncelleme: 30 Kasım 2020 - 20:36
Erbakan Malkoç, Ardahan'da doğmuş, 11 çocuklu çiftçi bir anne babanın oğlu. Köylerinde elektrik, su, hiçbir şeyin olmadığını anlatıyor. Hatta, köylerindeki okul da ahırdan bozma bir yermiş. "Öğretmen ya vardı ya yoktu." diyor. O şartlarda hayata tutunmaya çalışıp, okumaya çalışan Malkoç, ilkokulu sınıf atlayarak bitirmiş. O zamanki hayali yatılı okul imtihanları...
Fakat o sırada ne yazık ki hayat daha da acı yüzünü göstermiş Erbakan Malkoç'a, annesi, babası ve ablası 2 ay içinde ölmüş. Artık Ardahan'da tutunacak kimsesi kalmadığından, İstanbul'a ağabeylerinin yanına göç etmek zorunda kalmış. O zamanki duygularını şu sözlerle anlatıyor: "Köy çocukları çabuk büyüyor, bir de yokluk insanı çabuk olgunlaştırıyor. Ben hem olgun bir çocuk, hem de büyümüş bir çocuktum yani."
İstanbul'a geldiğinde 10 yaşlarında olan Malkoç, daha o yaşlardan otomobillere tutkun olduğunu anlatıyor. Ağabeylerinin de maddi durumu o zamanlar iyi olmadığından, bir otomobil tamirhanesinde çırak olarak çalışmak istediğini söyleyince, ağabeyi onu alıp Yeşilyurt'ta bir tamirhaneye götürmüş. Ama o zamanın sistemine göre lüks bir tamirhane.
Sadece işi öğrenmek karşılığı işe alınan Malkoç ne maaş, ne sigorta, ne yol parası, ne yemek hiçbiri olmadan çalışmaya başladığını anlatıyor. O zamanlar doğru düzgün Türkçe de konuşamadığını ve şehir hayatını da tanımadığını bu sebeple de çok zorlandığını söylüyor.
Ama kendisinde Allah vergisi bir mucit kafası olduğunu ve özellikle otomobillere çok meraklı olduğunu dile getiren Malkoç, "Ben otomobiller üzerinde 300'e yakın buluşu olan, 3 bine yakın da tasarım tescili olan bir insanım." diyor.
Dünyadaki en büyük teknolojinin otomobil sektöründe olduğunu söyleyen Malkoç, işe başladıktan 6 ay sonra kendisini değişik icatlar yaparken bulmuş, fakat bu da yanında çalıştığı insanlarla çatışmasına sebep olmuş. Fakat o farklılığı kendisinde bir kere hissedince özgüveninin arttığını belirtiyor. Hep yapılmamışı yapma peşinde koştuğunu ifade ediyor Malkoç.
Vefaya çok önem veren Malkoç, en başta bu günlere gelmesine vesile olan ağabeyine vefa borcunu ödeyemeyeceğini düşünüyor. Daha sonrasında artık meslekte usta pozisyonuna geldiği dönemde iş teklifleri almasına rağmen hala maaş, sigorta vs. almadığı halde işverenine duyduğu vefadan hiçbirini kabul etmemiş. Ancak yaptığı bir hata nedeniyle işten çıkartılınca başka yere geçmiş. İlk parasını o zaman kazandığını ifade ediyor. 15 yaşında ilk atölyesine sahip olmuş.
Hep icat peşinde koştuğundan, otomobillerde olan ile değil, olmayan ile ilgilendiğini söylüyor. Bunu; "Öyle hayallerim var ki, dünyanın en iyi otomobillerine rakip otomobiller üreteceğim." sözleriyle ifade ediyor.
Taaa o zamanlardan 3 şeye önem vermiş:
1.Zamana ve mekana bağımlı kalmayan tasarımlar yapmak.
15 sene önce tasarladığı araçları bugün 7-8 ay sıra bekleterek sattığını örnek gösteriyor. Çünkü tasarımları eskimiyor.
2.Dünyanın en iyi teknolojisini kullanmak.
Daha 1992 yılında uzaktan kumanda teknolojisini kendi kendisine icat edebildiğini anlatıyor. "Ben öyle bir mucittim." diyor. Fakat o zamanlar kendisine gülenlere en güzel cevabı 2014 yılında 'Best Car Design Technology In The World' ödülünü kazanarak vermiş.
3.Dünyanın en iyi el işçiliği ile üretmek.
Buna da kimsenin inanmadığını belirterek, 2013 yılında Avrupa'nın sürdürülebilir kalite noktasındaki en iyi şirket ödülünü almış. Yine 2013'te Frankfurt'tan, Avrupa'nın en iyi otomobiller tasarımcısı ödülünü de kazanmış.
Kendi atölyesinde bu büyük işleri başardıkça dünyanın en büyük otomobil üreticileri Türkiye'ye gelip yapmış olduğu işleri incelemeye başlamışlar. Şu anda firması DizaynVIP 163 ülkede bilinen bir şirket haline gelmiş.
Instagram hesabından kendisini, Thiago Silva'dan tutun, Paul Pogba'dan tutun, aklınıza kim geliyorsa dünyanın en önemli insanları takip ediyor.
'Hayal Gerçektir' adında bir de kitabı mevcut.
KAYNAK: StoryBox, Ceyhun Kuburlu
Fakat o sırada ne yazık ki hayat daha da acı yüzünü göstermiş Erbakan Malkoç'a, annesi, babası ve ablası 2 ay içinde ölmüş. Artık Ardahan'da tutunacak kimsesi kalmadığından, İstanbul'a ağabeylerinin yanına göç etmek zorunda kalmış. O zamanki duygularını şu sözlerle anlatıyor: "Köy çocukları çabuk büyüyor, bir de yokluk insanı çabuk olgunlaştırıyor. Ben hem olgun bir çocuk, hem de büyümüş bir çocuktum yani."
İstanbul'a geldiğinde 10 yaşlarında olan Malkoç, daha o yaşlardan otomobillere tutkun olduğunu anlatıyor. Ağabeylerinin de maddi durumu o zamanlar iyi olmadığından, bir otomobil tamirhanesinde çırak olarak çalışmak istediğini söyleyince, ağabeyi onu alıp Yeşilyurt'ta bir tamirhaneye götürmüş. Ama o zamanın sistemine göre lüks bir tamirhane.
Sadece işi öğrenmek karşılığı işe alınan Malkoç ne maaş, ne sigorta, ne yol parası, ne yemek hiçbiri olmadan çalışmaya başladığını anlatıyor. O zamanlar doğru düzgün Türkçe de konuşamadığını ve şehir hayatını da tanımadığını bu sebeple de çok zorlandığını söylüyor.
Ama kendisinde Allah vergisi bir mucit kafası olduğunu ve özellikle otomobillere çok meraklı olduğunu dile getiren Malkoç, "Ben otomobiller üzerinde 300'e yakın buluşu olan, 3 bine yakın da tasarım tescili olan bir insanım." diyor.
Dünyadaki en büyük teknolojinin otomobil sektöründe olduğunu söyleyen Malkoç, işe başladıktan 6 ay sonra kendisini değişik icatlar yaparken bulmuş, fakat bu da yanında çalıştığı insanlarla çatışmasına sebep olmuş. Fakat o farklılığı kendisinde bir kere hissedince özgüveninin arttığını belirtiyor. Hep yapılmamışı yapma peşinde koştuğunu ifade ediyor Malkoç.
Vefaya çok önem veren Malkoç, en başta bu günlere gelmesine vesile olan ağabeyine vefa borcunu ödeyemeyeceğini düşünüyor. Daha sonrasında artık meslekte usta pozisyonuna geldiği dönemde iş teklifleri almasına rağmen hala maaş, sigorta vs. almadığı halde işverenine duyduğu vefadan hiçbirini kabul etmemiş. Ancak yaptığı bir hata nedeniyle işten çıkartılınca başka yere geçmiş. İlk parasını o zaman kazandığını ifade ediyor. 15 yaşında ilk atölyesine sahip olmuş.
Hep icat peşinde koştuğundan, otomobillerde olan ile değil, olmayan ile ilgilendiğini söylüyor. Bunu; "Öyle hayallerim var ki, dünyanın en iyi otomobillerine rakip otomobiller üreteceğim." sözleriyle ifade ediyor.
Taaa o zamanlardan 3 şeye önem vermiş:
1.Zamana ve mekana bağımlı kalmayan tasarımlar yapmak.
15 sene önce tasarladığı araçları bugün 7-8 ay sıra bekleterek sattığını örnek gösteriyor. Çünkü tasarımları eskimiyor.
2.Dünyanın en iyi teknolojisini kullanmak.
Daha 1992 yılında uzaktan kumanda teknolojisini kendi kendisine icat edebildiğini anlatıyor. "Ben öyle bir mucittim." diyor. Fakat o zamanlar kendisine gülenlere en güzel cevabı 2014 yılında 'Best Car Design Technology In The World' ödülünü kazanarak vermiş.
3.Dünyanın en iyi el işçiliği ile üretmek.
Buna da kimsenin inanmadığını belirterek, 2013 yılında Avrupa'nın sürdürülebilir kalite noktasındaki en iyi şirket ödülünü almış. Yine 2013'te Frankfurt'tan, Avrupa'nın en iyi otomobiller tasarımcısı ödülünü de kazanmış.
Kendi atölyesinde bu büyük işleri başardıkça dünyanın en büyük otomobil üreticileri Türkiye'ye gelip yapmış olduğu işleri incelemeye başlamışlar. Şu anda firması DizaynVIP 163 ülkede bilinen bir şirket haline gelmiş.
Instagram hesabından kendisini, Thiago Silva'dan tutun, Paul Pogba'dan tutun, aklınıza kim geliyorsa dünyanın en önemli insanları takip ediyor.
'Hayal Gerçektir' adında bir de kitabı mevcut.
KAYNAK: StoryBox, Ceyhun Kuburlu
YORUMLAR