New York'ta Ahmet Hoca'dan Dikkat Çeken Hikaye
New York'ta imam Ahmet Dönmez ile sohbetimizin 2. bölümünü yayınlıyoruz. Ahmet hoca bu bölümde başından geçen bir olayı anlatırken, sebep ve sonuç ilişkisini değerlendirdi. Ahmet Dönmez Hazreti Musa ile Hızır'ın yol arkadaşlığında meydana gelen hadiseyi ve o hadisenin sonucunu anlattı.
28 Ağustos 2020 - 12:53 - Güncelleme: 30 Ağustos 2020 - 13:55
Esinay Özyurtdaş'ın Haberi
Hocanın tanıdığı biri başındaki sıkıntıyı hocayla paylaşıyor ve ekliyor başımda bir dert var gidip kavga edeceğim. Başlıyor anlatmaya dert sahibi… 1995 zamanlarında İstanbul’da sarı taksi aldım ve kiraya verdim. Marttan beri para vermiyorlar bana. Hoca der ki yani ticaret yaptın sen?
-Evet
Para kazanmaya başladın mı ?
-Evet
Bunca yıldır oradan kazandığın paranın zekatını verdin mi?
-Zekât verdim de onu hesaplayıp aklıma gelmedi.
Sen zekâtını vermezsen Allah senden alır…
Pandemi çıktı şubattan beri alamıyorsun. Daha da çok alamayacaksın. Şaka ettiğimi düşündü ama ben devam ettim. 25 yılın zekatı çıkana kadar da alamayacaksın dedim. Allah seni temizleyecek çünkü sen imanı temiz bir insansın. 25 yıldır ettiğin karı kaybedeceksin. Kişi tekrar başlıyor anlatmaya:” Kavga etmeye gidecektim ki paragöz oldun şubattan beri çalışamıyoruz dediler.” Sen inançlı birisin yarın ara insanları söyle hastalık biter sizler ne zaman çalışmaya başlarsanız benimde hakkımı o zaman gönderirsiniz.
Israrla kavga etmeyeyim mi dedi (!)
Sen Allah’ı baştan terk etmişsin senin hesabın büyük! Bu dünyada ne istersen verir. İstedikleri kadar rahat rahat onlara onlara mühlet veririm yesinler içsinler bu dünyada başlarına da sıkıntı getirmem ama inananlara gelince bu dünyada onları temizlerim. Kişi ağlamaya başlar. Kötü söz söyleyip bağırdım çağırdım bir de günaha girdim. Sen zamanında yapsaydın başına bunlar gelmezdi bir de böyle düşün dedim. Hak verdi hiç böyle düşünmemiştim dedi. Kendi kendine üzüldüğünü de söyleyen kişi, ben böyle paragöz bir insan değildim insanlar bana neden böyle diyorlar diye içten içe de üzülmüş.
İman Çok Güzeldir…
Yaratıcıya teslim ettin mi ağaçlar ne güzel dünya ne güzel insanlar pozitif düşünmeye başlar. Korkular gider, endişeler yerini sabıra bırakır. İnsan eğer ki yaratıcıya inanmazsa herkesi düşman olarak görür. İmanı zayıflarsa insan herkesi kötü bilir. Dünya iyilik üzerine kurulmuştur. Kendisinden sırrını verdiği insanlarla dünyayı yaratmıştır. Yeryüzündeki hiçbir şey başıboş değildir. Unutmayın musibetler insanoğlunun kamil bir insan olması içindir.
“Allah’ın Verdiği İlmi Cimrilik Yapıp İçimde Tutmuyorum.”
Öyle haklısınız ki hocam burada alışamamışım tek şey: Cimrilik! Haklısınız deyip hocam başlıyor anlatmaya. Bir insan iyi bir işe giriyor soruyorsunuz kötülüyor. Bakıyorsun birkaç yıl sonra iyi paralar kazanmış. Soruyorsun tekrar Türkler girerse işi batırır diyor. Halbusiki Allah’ın sana yazdığı rızık bellidir. Sen kendini ne zannediyorsun? Allah korusun sen kazancını Allah’ın yerine koyarsan ya Allah sana bir musibet verip elinden almazsa bu dünyada cezalandırmazsa ne yapacaksın?
Geçmişten Güzel Bir Kıssa…
Ehli sünnetin en büyük imamı İmam-ı Azam ticaretle uğraşır geçimini sağlarmış. Bağdat’ta kumaş tüccarı gemilerle alır satarmış. Ufak musibetler olur zekâtını verirmiş. Bağdat’ta çok güzel ev yaptırmış. Zekât %2,5 yani kırkta bir o daha da fazlasını vermiş. Gelenler sormuş saray gibi evde yaşıyor diye eleştirmiş diye. Mahalleye sorun demiş. Bağdat’ta zekât vermediği para vermediği kimse yokmuş. O binadaki her bir çivinin, tuğlanın zekâtı fazlasıyla verilmiş. Onu yap öyle bir evde de otur. Ufak tefek musibetlerde gelirmiş uzun bir süre musibet gelmediği de olmuş. Sabah namazına kalkıp ağlamış. Allahım neden bana dert vermiyorsun hatam yok mu diye. Ağlaya ağlaya da işe gitmiş. Sabah olmuş limandan gemiler gelir ulaklar bilgi verirmiş. Uşak demiş haberler kötü yük taşıyan gemi Hint okyanusunda alabora oldu. İmam gemim battı diye Allah’a şükretmiş. Koyun kesin yemek dağıtalım demiş bizler ise, başımıza sıkıntı gelse Allah’ım beni unuttun neden başıma bu dert geldi. Allah’a şükür ki derdim var demeli.
Kur-an’da Hızır (A.S) ve Musa Peygamberin Hikâyelerinden en meşhuruyla röportajı bitiriyoruz
Musa peygamber fakat Hızır değil. Hızır Allah’ın dürüst ve sadık hikmet sahibi kulu. Musa Hızır ile arkadaş olmak ister. Hızır olayların iç yüzünü görüyor fakat Musa göremiyor. Hızır benimle arkadaş olamazsın diyor ama Musa ısrar edince tamam ama yaptıklarımı sorgulamayacaksın diye şart koşarak birlikte yolculuğa çıkıyorlar.
Duvarın yanında iki çocuk oynarken Hızır, duvarı yıkmış çocukları öldürmüş. Musa demiş ki küçücük çocukları öldürdün bu nasıl ilim? Demiş benimle arkadaş olamazsın demedim mi git başımdan. Tamam arkadaş olmayacağım ama sebebini söyle diye ısrar etmiş. Allah bana Hikmet ilmiyle gelecek hakkında bilgi verdi. Duvarı yıktım çünkü o çocuklar şuan 6-7 yaşında günahsız cennete gidecekler büyüselerdi Allah’a isyan eden iki insan olacaklardı ve insanlara zarar vereceklerdi.
Allah bana Hikmet ilmi verdiği için o çocukların cennete gitmesini istedim…
Onun için öldürdüm onları ve duvarın içindekiler içinde başka sırlar vardı. O duvarın içinde de arazi sahibinin sakladığı hazine vardı. Küp küp altın iki yetişkin evladı 35 yaşına geldi parasızlıktan evlenemediler. O duvarı yıktım ki Şakî (Allah'a isyan edecek) çocuklar şakî olmasın cennete girsin melek olsunlar. Salih çocuklar günaha girmeden yaşadılar onların da evlenmeleri için paralar verdim. Çalışıp tarladan çıkartamadıkları paraları yarın taşa kazmayı vurduklarında altınları çıkaracaklar. Tarla sahibi salih gençler ise, günaha girmeden yaşadılar. Böylece Allah’ın mükafatını kazanmış oldular. Anladın mı şimdi Musa diye sormuş Hızır. Musa der anladım şimdi seninle neden arkadaş olamayacağımı. Hikmet ilmi böyle bir şeydir.
Kur’anda varsa bu hikâye yaşanmış demektir. Bu hikâye Tevrat’ta da İncil’de de geçer. Kur’an rivayet değildir. Müslüman önce güvenilir insan olmalıdır. Peygamberimize Müslümanlık gelmeden önce Muhammedü’l Emin denirdi. Önce güvenilir sonra mümin insan olabilirsin. İnsanları dolandırıp hacca gidiyorsun ee ne oldu şimdi?
Hocanın tanıdığı biri başındaki sıkıntıyı hocayla paylaşıyor ve ekliyor başımda bir dert var gidip kavga edeceğim. Başlıyor anlatmaya dert sahibi… 1995 zamanlarında İstanbul’da sarı taksi aldım ve kiraya verdim. Marttan beri para vermiyorlar bana. Hoca der ki yani ticaret yaptın sen?
-Evet
Para kazanmaya başladın mı ?
-Evet
Bunca yıldır oradan kazandığın paranın zekatını verdin mi?
-Zekât verdim de onu hesaplayıp aklıma gelmedi.
Sen zekâtını vermezsen Allah senden alır…
Pandemi çıktı şubattan beri alamıyorsun. Daha da çok alamayacaksın. Şaka ettiğimi düşündü ama ben devam ettim. 25 yılın zekatı çıkana kadar da alamayacaksın dedim. Allah seni temizleyecek çünkü sen imanı temiz bir insansın. 25 yıldır ettiğin karı kaybedeceksin. Kişi tekrar başlıyor anlatmaya:” Kavga etmeye gidecektim ki paragöz oldun şubattan beri çalışamıyoruz dediler.” Sen inançlı birisin yarın ara insanları söyle hastalık biter sizler ne zaman çalışmaya başlarsanız benimde hakkımı o zaman gönderirsiniz.
Israrla kavga etmeyeyim mi dedi (!)
Sen Allah’ı baştan terk etmişsin senin hesabın büyük! Bu dünyada ne istersen verir. İstedikleri kadar rahat rahat onlara onlara mühlet veririm yesinler içsinler bu dünyada başlarına da sıkıntı getirmem ama inananlara gelince bu dünyada onları temizlerim. Kişi ağlamaya başlar. Kötü söz söyleyip bağırdım çağırdım bir de günaha girdim. Sen zamanında yapsaydın başına bunlar gelmezdi bir de böyle düşün dedim. Hak verdi hiç böyle düşünmemiştim dedi. Kendi kendine üzüldüğünü de söyleyen kişi, ben böyle paragöz bir insan değildim insanlar bana neden böyle diyorlar diye içten içe de üzülmüş.
İman Çok Güzeldir…
Yaratıcıya teslim ettin mi ağaçlar ne güzel dünya ne güzel insanlar pozitif düşünmeye başlar. Korkular gider, endişeler yerini sabıra bırakır. İnsan eğer ki yaratıcıya inanmazsa herkesi düşman olarak görür. İmanı zayıflarsa insan herkesi kötü bilir. Dünya iyilik üzerine kurulmuştur. Kendisinden sırrını verdiği insanlarla dünyayı yaratmıştır. Yeryüzündeki hiçbir şey başıboş değildir. Unutmayın musibetler insanoğlunun kamil bir insan olması içindir.
“Allah’ın Verdiği İlmi Cimrilik Yapıp İçimde Tutmuyorum.”
Öyle haklısınız ki hocam burada alışamamışım tek şey: Cimrilik! Haklısınız deyip hocam başlıyor anlatmaya. Bir insan iyi bir işe giriyor soruyorsunuz kötülüyor. Bakıyorsun birkaç yıl sonra iyi paralar kazanmış. Soruyorsun tekrar Türkler girerse işi batırır diyor. Halbusiki Allah’ın sana yazdığı rızık bellidir. Sen kendini ne zannediyorsun? Allah korusun sen kazancını Allah’ın yerine koyarsan ya Allah sana bir musibet verip elinden almazsa bu dünyada cezalandırmazsa ne yapacaksın?
Geçmişten Güzel Bir Kıssa…
Ehli sünnetin en büyük imamı İmam-ı Azam ticaretle uğraşır geçimini sağlarmış. Bağdat’ta kumaş tüccarı gemilerle alır satarmış. Ufak musibetler olur zekâtını verirmiş. Bağdat’ta çok güzel ev yaptırmış. Zekât %2,5 yani kırkta bir o daha da fazlasını vermiş. Gelenler sormuş saray gibi evde yaşıyor diye eleştirmiş diye. Mahalleye sorun demiş. Bağdat’ta zekât vermediği para vermediği kimse yokmuş. O binadaki her bir çivinin, tuğlanın zekâtı fazlasıyla verilmiş. Onu yap öyle bir evde de otur. Ufak tefek musibetlerde gelirmiş uzun bir süre musibet gelmediği de olmuş. Sabah namazına kalkıp ağlamış. Allahım neden bana dert vermiyorsun hatam yok mu diye. Ağlaya ağlaya da işe gitmiş. Sabah olmuş limandan gemiler gelir ulaklar bilgi verirmiş. Uşak demiş haberler kötü yük taşıyan gemi Hint okyanusunda alabora oldu. İmam gemim battı diye Allah’a şükretmiş. Koyun kesin yemek dağıtalım demiş bizler ise, başımıza sıkıntı gelse Allah’ım beni unuttun neden başıma bu dert geldi. Allah’a şükür ki derdim var demeli.
Kur-an’da Hızır (A.S) ve Musa Peygamberin Hikâyelerinden en meşhuruyla röportajı bitiriyoruz
Musa peygamber fakat Hızır değil. Hızır Allah’ın dürüst ve sadık hikmet sahibi kulu. Musa Hızır ile arkadaş olmak ister. Hızır olayların iç yüzünü görüyor fakat Musa göremiyor. Hızır benimle arkadaş olamazsın diyor ama Musa ısrar edince tamam ama yaptıklarımı sorgulamayacaksın diye şart koşarak birlikte yolculuğa çıkıyorlar.
Duvarın yanında iki çocuk oynarken Hızır, duvarı yıkmış çocukları öldürmüş. Musa demiş ki küçücük çocukları öldürdün bu nasıl ilim? Demiş benimle arkadaş olamazsın demedim mi git başımdan. Tamam arkadaş olmayacağım ama sebebini söyle diye ısrar etmiş. Allah bana Hikmet ilmiyle gelecek hakkında bilgi verdi. Duvarı yıktım çünkü o çocuklar şuan 6-7 yaşında günahsız cennete gidecekler büyüselerdi Allah’a isyan eden iki insan olacaklardı ve insanlara zarar vereceklerdi.
Allah bana Hikmet ilmi verdiği için o çocukların cennete gitmesini istedim…
Onun için öldürdüm onları ve duvarın içindekiler içinde başka sırlar vardı. O duvarın içinde de arazi sahibinin sakladığı hazine vardı. Küp küp altın iki yetişkin evladı 35 yaşına geldi parasızlıktan evlenemediler. O duvarı yıktım ki Şakî (Allah'a isyan edecek) çocuklar şakî olmasın cennete girsin melek olsunlar. Salih çocuklar günaha girmeden yaşadılar onların da evlenmeleri için paralar verdim. Çalışıp tarladan çıkartamadıkları paraları yarın taşa kazmayı vurduklarında altınları çıkaracaklar. Tarla sahibi salih gençler ise, günaha girmeden yaşadılar. Böylece Allah’ın mükafatını kazanmış oldular. Anladın mı şimdi Musa diye sormuş Hızır. Musa der anladım şimdi seninle neden arkadaş olamayacağımı. Hikmet ilmi böyle bir şeydir.
Kur’anda varsa bu hikâye yaşanmış demektir. Bu hikâye Tevrat’ta da İncil’de de geçer. Kur’an rivayet değildir. Müslüman önce güvenilir insan olmalıdır. Peygamberimize Müslümanlık gelmeden önce Muhammedü’l Emin denirdi. Önce güvenilir sonra mümin insan olabilirsin. İnsanları dolandırıp hacca gidiyorsun ee ne oldu şimdi?
YORUMLAR