Oytun Erbaş'tan çarpıcı uyarı: Türkiye, 5-10 yıl içinde AIDS çöplüğüne dönebilir
Nur Esin'in YouTube kanalına konuk olan Oytun Erbaş, cinsellik, aile yapısı ve toplumun dayatmaları üzerine dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Türkiye'de resmi rakamlara göre 45 bin HIV pozitif birey olduğunu belirten Erbaş, “Gerçek sayı 300 bini bulabilir. Bu hızla giderse 5-10 yıl içinde Türkiye bir AIDS çöplüğüne dönüşebilir” ifadelerini kullandı.

Bilim insanı kimliğiyle sıkça tartışma yaratan açıklamalar yapan Oytun Erbaş, Nur Esin’in YouTube kanalında “Bir Yastıkta Bin Yalan” programına konuk oldu.
Erbaş, Türkiye’de cinsellik, toplumsal tabular, aile yapısı ve sağlık alışkanlıklarıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Erbaş, cinselliğin yalnızca fiziksel bir dürtü değil, beyin merkezli bir ihtiyaç olduğunu söyleyen Oytun Erbaş, “Beynin içinde bir hayvan beyni vardır; o cinsellik ister. Ancak bu dürtüyü bastırmak ya da yönlendirmek insan beyninin görevidir” dedi.
Ancak cinselliğin hızlı ve güvensiz biçimlerde yaşandığını ve bunun ciddi sağlık risklerine yol açtığını belirten Erbaş, “İnsanlar tanımadıkları kişilerle, güvensiz ortamlarda ilişki yaşıyor. Bu çok riskli. Ben cinsel ilişki düşünüyorsam seroloji testleri isterim. HIV, Hepatit C gibi hastalıklar sadece cinsel yolla değil, öpüşmeyle bile bulaşabilir. Karşımdaki kişinin de bu sorumluluğu almasını isterim” değerlendirmesinde bulundu.
“AIDS'te Sayı Daha Yüksek Olabilir”
Henüz tedavisi bulunmayan AIDS’e de değinen Erbaş, Türkiye’de HIV vakalarının resmi kayıtlarda 45 bin olduğunu ancak sayının çok daha yüksek olduğunu öne sürdü. Erbaş, “Gerçek rakam muhtemelen 300 bine yaklaşıyor. Çünkü test yaptırmayan, teşhis konulmamış binlerce insan var. Her yıl iki milyon kişi HIV testi yaptırıyor ama bu, yaklaşık sekiz milyon aktif birey olduğu anlamına gelir. Bu oran çok düşük. Böyle giderse Türkiye, 5-10 yıl içinde bir AIDS çöplüğüne dönüşebilir” dedi.
“Florida'da 60 Yaşında Hala Aktif ama Türkiye'de...”
Toplumun yaşla birlikte cinselliği “yasaklı” hale getirdiğini savunan Erbaş, bunun biyolojik değil, kültürel bir kodlama olduğunu söyledi. “Kırkından sonra azanı teneşir paklar” gibi deyimlerin cinselliği baskılamak için kullanıldığını belirtti.
“Florida gibi yerlerde insanlar 60 yaşında hala aktif bir cinsel hayata sahip. Türkiye’de ise penil protez taktırmak ayıp sayılıyor. Prostat kanseri geçirmiş biri bile tedaviyi reddediyor çünkü hâlâ utanıyor. Bu korkunç bir şey.”
Erbaş, cinselliğin sağlıklı bir şekilde yaşanması gerektiğini ve bunun ayıplanmaması gerektiğini vurguladı. “Bir günün beyliği, beyliktir” diyerek yaşam kalitesinin bireyin tercihleriyle doğrudan bağlantılı olduğunu söyledi.
“İlk Baktığım Şey Diş Etidir”
Oytun Erbaş, cinselliğin sadece hormonlarla değil, kişisel bakım ve özsaygıyla da ilişkili olduğunu belirterek şunları söyledi:
“İlk baktığım şey diş etidir. Tükrük salgısı az olan kişilerde vajinal kuruluk da daha çok görülür. Estetikten kastım sadece dış görünüş değil; kişinin kendine saygısı, bedeniyle ilişkisi, bakımı da cinselliğin bir parçası.”
Aile Yapısı ve İlk İki Yılın Önemi
Erbaş, çocuğun ilk iki yılındaki bakımın onun tüm hayatına yön vereceğini belirterek “İlk iki yaşta alınan şefkat, güven ve temas, insanın yedeğidir. Bu yaşlarda sevgi gören birey, ileride bu sevgiyi dışarıda aramaz. Sevilmeyen çocuklar büyüdüklerinde sevgiyi para, şöhret gibi yerlerde arar ama o boşluk asla dolmaz” dedi.
Oytun Erbaş, Nur Esin’in anımsattığı “aile sadece yüzde 2 etkili” araştırmaların geçerliliğine ilişkin de “O araştırmaların çoğu çöp. Gerçek hayat bunu yalanlıyor” ifadesini kullandı.
‘Genetik Miras’ Nasıl Aktarılıyor?
Epigenetik konusuna da değinen Erbaş, bir çocuğun sadece genetik değil, aile ortamından aktarılan davranış kodlarını da miras aldığını ifade etti.
Erbaş bu konuda ise şunları söyledi:
“Aldatan ailelerin çocukları daha yüksek ihtimalle aldatır. Çalan ailelerin çocukları daha kolay çalar. Çünkü çocuk normali bu sanır. Bu özellikler nesilden nesle aktarılır. Ama doğru eğitimle bu zincir kırılabilir.”
YORUMLAR