Sosyolog Emel Yiğittürk, Amerika'daki göçmen ilişkilerini değerlendirdi!
Sosyolog Doç. Dr. Emel Yiğittürk, Amerika'da yaşayan Türklerin tarihsel örgütlenmeleri, iç ilişkilerindeki dayanışma ve çatışmalar ile kuşak farklılıklarının toplumsal dinamiklere etkilerini ABDPost'a anlattı.

ABDPost New York Temsilcisi Özlem Özgüt Yörekli'nin konuğu olan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Yiğittürk, Türklerin Amerika'daki sosyal yapısını ve karşılaştıkları zorlukları masaya yatırdı.
Yiğittürk, Türklerin Amerika'ya göç etmesinin ardından oluşturduğu toplulukların, tarihsel süreçler ve kültürel bağlamda nasıl şekillendiğine dair derinlemesine bir analiz sundu.
1900'lerin başlarında ekonomik nedenlerle başlayan Türk göçünün, zamanla eğitimli göçmenlerle güçlendiğini belirten Yiğittürk, ilk göçmenlerin, genellikle işçi sınıfına mensup, düşük ücretlerle zor koşullarda çalışan kişiler olduğunu vurguladı.
Yiğittürk, Zekeriya ve Sabiha Sertel gibi öncü isimlerin, göçmenlerin yaşadığı zorluklara dikkat çekerek örgütlenme çabalarına başladığını da ifade etti. Bu sürecin, Türklerin Amerika'da birleşmeye başlaması için önemli bir adım olduğunu söyledi.
'EĞİTİM ARTSA DA ÖNCELİK EKONOMİK KAYGILAR'
Yiğittürk, 1950'lerden sonra Türk göçmenlerinin daha eğitimli olmalarına rağmen, Amerikan toplumunda bir araya gelme ve güçlü bir diaspora oluşturma konusunda hala önemli engellerle karşı karşıya olduklarına değindi. Bu engellerin başında Türklerin ekonomik ihtiyaçlarının birincil öncelik haline gelmesinin ve topluluğun homojen olmamasının bulunduğunu belirten Yiğittürk, göçmenlerin iş, barınma ve güvenlik sorunlarını çözmeden, daha üst düzey toplumsal örgütlenmelere geçemediklerini vurguladı.
Yiğittürk, Türk toplumu içindeki güven eksikliği ve liderlik sorunlarının da örgütlenmeyi zorlaştıran unsurlar arasında yer aldığını ifade etti. Birçok kişinin lider olmak istemesi ve topluluk içindeki ilişkilerin kişisel çıkarlar üzerinden şekillenmesi, sosyal örgütlenmeyi sekteye uğrattığını savunan Yiğittürk, kuşak farklılıklarının, yeni neslin farklı ihtiyaçlar ve beklentiler içinde olması nedeniyle, toplumsal dayanışmayı etkileyen bir diğer faktör olduğunu söyledi.
'TÜRKLER ARASINDA DAYANIŞMA RUHU GÜÇLÜ'
Bunlara rağmen Türkler arasındaki dayanışma ruhunun, özellikle kriz zamanlarında güçlü olduğunu belirten Yiğittürk, örneğin cenaze organizasyonları ve felaket yardımları gibi konularda Türk topluluğunun hızla bir araya gelebileceğini ifade etti. Yiğittürk, bu dayanışmanın daha güçlü bir sosyal sermayeye dönüşmesi için topluluğun daha derin bir güven ilişkisi kurması ve kurumsal bir yapıya kavuşması gerektiğini de sözlerine ekledi.
YORUMLAR