Türkiye'de İş Bulamadı, NASA'da Tarih Yazdı: Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu'nun Bilimsel Mücadelesi!
Türk bilim dünyasının önemli isimlerinden biri olan Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu, bilim dünyasında kazandığı başarılarla adını uluslararası alanda duyurmuş bir bilim kadını. Ne yazık ki, Çiftçioğlu’nun bu büyük başarıları Türkiye’de beklediği takdiri bulmadı. İşte Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu'nun zorlu bilimsel mücadelesi..

Türk bilim dünyasının önemli isimlerinden biri olan Doç. Dr. Neva Çiftçioğlu, bilim dünyasında kazandığı başarılarla adını uluslararası alanda duyurmuş bir bilim kadını.
1963 yılında Erzurum’da doğan Çiftçioğlu, biyoloji eğitimini Hacettepe Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra doktorasını Ankara Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Bölümü’nde yapmış. Ancak bu süreç, onun bilimsel kariyerinde karşılaştığı zorlukların sadece başlangıcıydı.
Hazırladığı astım tezi, dönemin bölüm başkanı tarafından reddedilmişti. Oysa bu tez, yıllar sonra dünyaca ünlü üç büyük tıp dergisinden birinde yayımlandı.
Nanobakteri Keşfi ve NASA ile İşbirliği
Çiftçioğlu’nun bilimsel yolculuğu, özellikle yaptığı bir keşifle bambaşka bir boyut kazandı. Finlandiya’daki araştırmalarında, vücutta kireçlenmelere yol açan ve çeşitli hastalıklara sebep olan bir mikrobu tanımladı ve bu mikrobu nanobakteri olarak adlandırdı. Bu buluş, dünyada büyük yankı uyandırdı ve NASA bile bu keşfi takdir etti. NASA, Çiftçioğlu’nu davet etti ve birlikte çalışma teklifinde bulundu. Bu işbirliği ile mikropların Dünya ve Mars arasındaki benzerliğini ortaya koydular.
Tartışmalı Türkiye Dönemi: Tanınmayan Başarı
Ne yazık ki, Çiftçioğlu’nun bu büyük başarıları Türkiye’de beklediği takdiri bulmadı. Yurt dışında aldığı ödüller ve gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalar, Türkiye’de yeterince dikkate alınmadı. Özellikle Hacettepe Üniversitesi’nde tezi reddedildikten sonra, Türkiye’deki birçok üniversiteden olumsuz geri dönüşler aldı. Başkent Üniversitesi’nde de hayal kırıklığı yaşadı ve mikrobiyoloji kliniğinde yaptığı işler, ona yeterince değer verilmediğini hissettirdi. Hatta, Finlandiya’dan Türkiye’ye dönmesinin ardından, Bilkent Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi, onun önerilerini geri çevirdi. Türkiye’deki bilim insanlarına katkı sunma isteği, yine de beklediği şekilde karşılık bulmadı.
Çiftçioğlu, bilim dünyasında, "Everest’in tepesine bayrak diken kadın" olarak tanındı. Ancak Türkiye’de hiçbir ödül almadı.
Neva Çiftçioğlu, "Dünyanın dört bir yanından ödüller alıyorum ama kendi ülkemden tek bir tebrik almadım. Belki de Türk olmam, kadın olmamdan daha büyük bir sorun oldu," diyerek, bu durumu üzüntüyle dile getirdi.
Türk Kimliği ve Vatandaşlık Meselesi
Neva Çiftçioğlu, uzun yıllar yurt dışında yaşadığı süre boyunca, Türk kimliğini hep gururla taşıdı. Ancak, birçok kez kimliğinden vazgeçmesi yönünde öneriler aldı. O, "Asla!" diyerek, bu tekliflere karşı durdu.
Çiftçioğlu’nun, özellikle ABD’deki bilim çevrelerinde "Türk olmaktan vazgeç, daha çok parlarsın" şeklinde öneriler alması, onu derinden etkiledi. Ancak o yine de kimliğinden ödün vermedi. "Ben milliyetçi olduğumu bilmezdim, ama dışarıda kalınca insan ülkesinde kızdığı şeyleri bile özler hale geliyor" dedi.
Dünyada Tanınan, Türkiye'de Unutulan Bir Bilim İnsanı
Neva Çiftçioğlu'nun Finlandiya’daki başarıları, ona yalnızca akademik unvan kazandırmakla kalmadı, aynı zamanda dünya çapında tanınmasını sağladı. Finlandiya’da, doçentlik unvanını alan ilk yabancı Türk bilim insanı olarak tarih yazdı. Ayrıca, nanobakteri keşfi, tıbbın pek çok alanında devrim niteliğinde adımlar atılmasına olanak sağladı ve kalp ve böbrek hastalıkları gibi sağlık sorunlarının teşhisinde yeni umutlar doğurdu. Bununla birlikte, Çiftçioğlu, tüm bu başarıları ve katkıları sayesinde uluslararası bilim camiasında büyük saygı kazandı. Ancak Türkiye’de hak ettiği takdiri bir türlü göremedi.
Çiftçioğlu'nun bilim dünyasına kattığı önemli buluşlar, özellikle nanobakteri keşfi ve bu alandaki patentli çalışmaları, önümüzdeki yıllarda kalp ve böbrek hastalıklarının teşhisinde devrim yaratabilir. Ancak, Türkiye'deki bilimsel çevrelerin ve yetkililerin ilgisizliği, onun karşılaştığı en büyük engel oldu. Finlandiya'da "Türk" olarak tanıtılmayan, hatta bir dönem "NASA’ya giren ilk Finli" olarak anılan Çiftçioğlu’nun yaşadığı bu zor süreçler, Türk bilim dünyası için büyük bir kayıp oldu.
YORUMLAR