Türkülerin Serseri ve Derviş Kadını: Aynur Haşhaş
Yanık sesi, içli türküleriyle ünü sınırları aşan Aynur Haşhaş ile muhabirimiz Aylin Pektaş’ın gerçekleştirdiği samimi bir sohbet tadındaki röportajı sizler için kaleme aldık. ‘Ben biraz serseri ve derviş bir kadınım’ diyen Aynur Haşhaş’ın kalp kırıklıklarından, türkülerden, hayatındaki dönüm noktalarından ve sevenlerine hissettiği yoğun vefa ve aşktan bahsedeceğiz.
29 Eylül 2020 - 06:34 - Güncelleme: 30 Eylül 2020 - 02:35
İçinde yetiştiği aile kültüründen ötürü kendisini zaten tanıdığını belirten muhabirimiz Aylin; asıl Amerika’da Aynur Haşhaş dinleyenlerle sıkça karşılaştığı için şaşkınlığını ifade ederek, kendisini sadece türküleriyle tanıyan hayranları için daha fazla bilgi paylaşmak adına Aynur Haşhaş’ı kendi ağzından dinlemek istiyor.
Aylin: Aynur Haşhaş kimdir?
‘Ben Biraz Serseri ve Derviş Bir Kadınım’
Aynur Haşhaş kendisini; “İstanbul’da doğmuş ama Erzincan kökenli. köylerle lisede tanışmış, Nişantaşı’nda konservatuvar okumuş, aslında gezgin ruhlu bir türkü yorumcusuyum.” diye tanımlıyor ve şöyle devam ediyor sözlerine: “Göçebeyim yani ben. İnsanın, muhabbetin olduğu her yere gidiyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun. Türkülerimi de aynı dolulukla okumayı seviyorum. Yani türküler benim için insanı en iyi anlatan müzik türü ve edebi yapı. Dünyanın her tarafındaki etnik müziklerle ilgili aynı şeyi düşünüyorum. Yani bir İskoç da kendini etnik folk müzikle anlatıyordur, bir İngiliz de. Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım insana dair her dokunuş, gönülde bir damla da olsa türkülerimle vücut bulmayı seviyorum. Onu da yapabiliyorsam, yani insan olmayı, o evrensel potada kendi aşımızda birleştirebiliyorsak ne mutlu bana. Ben biraz serseri ve derviş bir kadınım yani. Göçebe göçebe dolaşıyorum.”
Aylin: Aynur Haşhaş kimdir?
‘Ben Biraz Serseri ve Derviş Bir Kadınım’
Aynur Haşhaş kendisini; “İstanbul’da doğmuş ama Erzincan kökenli. köylerle lisede tanışmış, Nişantaşı’nda konservatuvar okumuş, aslında gezgin ruhlu bir türkü yorumcusuyum.” diye tanımlıyor ve şöyle devam ediyor sözlerine: “Göçebeyim yani ben. İnsanın, muhabbetin olduğu her yere gidiyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun. Türkülerimi de aynı dolulukla okumayı seviyorum. Yani türküler benim için insanı en iyi anlatan müzik türü ve edebi yapı. Dünyanın her tarafındaki etnik müziklerle ilgili aynı şeyi düşünüyorum. Yani bir İskoç da kendini etnik folk müzikle anlatıyordur, bir İngiliz de. Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım insana dair her dokunuş, gönülde bir damla da olsa türkülerimle vücut bulmayı seviyorum. Onu da yapabiliyorsam, yani insan olmayı, o evrensel potada kendi aşımızda birleştirebiliyorsak ne mutlu bana. Ben biraz serseri ve derviş bir kadınım yani. Göçebe göçebe dolaşıyorum.”
YORUMLAR